25 Ekim 2013 Cuma

Dünya' nın En Uzun Köpeği Öldü

Büyük Danimarkalı cinsi köpeÄŸin ölüm haberi George‘ un resmi Facebook sayfasında açıklandı. Arka ayakları üzerinde durduÄŸunda da boyu 2 metre 20 cm.


Sahibi David Nasser “Dev George’un dün gece öldüğünü kalbimizde derin bir acıyla duyuruyoruz” diye yazdı.


18 Ekim’de yayınlanan mesaj “George sekizinci doÄŸum gününden bir ay önce, sevdikleriyle bir arada, huzur içinde vefat etti” diye devam ediyor.


Dev George hayatına 13 yavrudan biri olarak başladı.


Ancak büyüyünce pençeden omuza 109 cm yüksekliğe ulaştı.


Dünya rekoru


2010 yılında Guinness World Records tarafından dünyanın yaşayan en uzun boylu köpeği ve gelmiş geçmiş en uzun boylu köpek seçildi.


Bu ünvanlar sayesinde Oprah Winfrey Show ve ABC’nin Good Morning America programlarına konuk oldu.


Ayrıca kendi web sitesi, Facebook sayfası ve Twitter hesabı vardı.


Chicago’da bir etkinliÄŸe katılmak için 2010 yılında yaptığı bir uçak seyahatinde, George’un kendisine üç koltuk verildi.


Her ay gıda yaklaşık 50 kg yerdi.


George o kadar büyüktü ki, evin içinde kendine ait çift kişilik bir yatakta yatıyordu.


Geçen hafta ölene dek de bu yatakta uyudu.



Dünya' nın En Uzun Köpeği Öldü

4 Eylül 2013 Çarşamba

Hangisini Almalı Tecrübeden Kedi Maması

2011 yılında melek olan güzel kızım Çilek alerjik bir İran kedisi olduğundan ona alerji yapmayan, doğal ve sağlıklı bir mama bulmak için uzun araştırmalar yapmıştım. Araştırmalarım neticesinde maalesef ülkemizde o dönem sağlıklı ve alerji yapmayan standartta bir mama bulunmadığından çözümü her ne kadar zengin bir aile sayılmasak da Amerika’dan mükemmel bir mama getirmekle bulmuştum.


Gerçekten de o doğal ve içerisinde hiçbir katkı maddesi bulunmayan mama ile beslendiğinden beri kızımda hiçbir alerjik reaksiyon kalmamıştı; ne siyah noktalar ne apseler ve kedi aknesi ne de sırtında çıkan yaralar…Amerika’dan her ay 2 kg lık 2 paket halinde patisepeti sitesinden Pure Vita isimli o süper kaliteli ve sağlıklı kedi mamasını alıyordum.


(Evet, biliyorum Royal Canine ve Hills’in hipoallerjenik veteriner mamaları var ancak içerikleri o derece berbat ki evet kızımın akut yiyecek allerjisini bir nebze önlüyordu ancak kedi aknesi ve patlayan apse gibi saçmasapan yiyecek allerjisi kaynaklı belirtilere neden oluyordu bu mamalar da, bu yüzden o dönem tek çözüm bizim için Amerika’dan bu mamayı getirtmekti.)


Ancak maalesef yeni gümrük mevzuatı vs gibi uyuz nedenlerden dolayı özgürlüğümüz kısıtlandığı için artık kedi mama da getirtemiyorum. Bu problem bir yana asıl mama için astronomik kargo ücretleri de beni mahvetmişti. Ama kedime tek iyi gelen mama o dönem buydu ve ben bu mamayı almak için dünyaları karşıma alırdım değil ki 1 paketine 100 TL ödemek!:)


O dönem genellikle yabancı sitelerden yaptığım araştırmalar neticesinde bugün size gerçekten sağlıklı ve kaliteli bir kedi maması nasıl olmalıdır sorusunun cevabını detaylı bir şekilde anlatacağım!


Öncelikle şunu belirteyim hiçbir mama firmasıyla hiçbir alakam yok kimsenin reklamını yapmanın ya da gereksizce eleştirmenin derdinde değilim. Sizinle bulduğum bazı verileri ve bilgileri paylaşacağım bunun neticesinde aldığınız mamanın İngilizce içeriğini okuyarak siz kendiniz karar verebileceksiniz bu mama gerçekten iyimiymiş yoksa sırf marka diye iyi mi zannediliyormuş aslında nasıl işe yaramazmış!:) Marka adı telaffuz etmekten de çekinmeyeceğim tabi neticede bunlar benim şahsi görüşlerim, bilimsel verilerle destekli :)


1.Sağlıklı ve kaliteli bir kedi mamasının içerisinde öncelikle kedilere alerji yapan bir numaralı maddeler olan mısır, mısır gluteni, buğday, soya, kurutulmuş arpa küspesi, digest gibi maddeler olmamalı. Bir kere bu maddelerin hiç biri kedilerin yemesi gereken onlara faydalı yiyecekler listesinde yok! Bunlar tamamen üretilen mamanın maliyetini düşürmek için içine katılan boş doldurucular maliyeti ucuz bir işe yaramayan ürünler! Benim kedim Çilek üzerine piyasadaki her mamayı denedim bu maddelerin tümü ona alerji yapıyordu. Kimi kediler alerjik değildir bu maddeleri vücudu tolere edebilir ama mamanızın içerisinde kaç tane içeriği boş maddenin olduğu o mamanın kalitesini değerlendirmenize yardımcı olabilir ve kediniz bir gün alerjik belirtiler gösterdiğinde suçluyu direkt teşhis etmenizi sağlar!


2.Sağlıklı ve kaliteli bir kedi mamasının ana içeriği, kaynağı belli etten oluşmalı. Kaynağı belli et derken ne demek istiyorum? Chicken by products, Meat by products, animal by products, meat meal gibi tanımlar (yani Türkçesi et ve yan ürünleri et ve türevleri) ucu açık tanımlardır. Birçok indiregandi meraklısı şirket bu tanımları yazıyor ve mamanın içeriğine kaliteli hormonsuz iyi et veya tavuk koymak yerine yolda ölen hayvanların hastalıklı hayvanların bayat etlerin veya et yerine gaga ibik ayak toynak vs gibi besleyiciliği olmayan hayvan uzuvlarının kimyasal işlemden geçmiş hallerini katıyor. Bu mamalar tehlikeli ve besleyici değil. İyi bir mamanın üzerinde ne etiyse türü belirtilerek yazmalı ve by products yani türevleri gibi kelime oyunları olmamalıdır. Hills adı verilen sözde en kaliteli markanın çoğu ürününde et kaynağı yerine tavuk unu kullanılmaktadır. Saçmalığa bakar mısınız et koymuyor da içine tavuk unu konuyor. Bu mama cidden evcil dostlarımızı ne kadar doğru besleyebilir?Türkçe etiketler çoğu firmada yanlış ve yetersiz yazılıyor bu nedenle İngilizce bilenlerin mama poşeti üzerindeki İngilizce içerik tanımlarını okumaları bilmeyenlerin ise İngilizce bilen bir arkadaşlarından yardım almalarını öneriyorum!


♥♥♥ Şimdiye kadar ne dedik; bir alerjik maddeler olmayacak, iki et kaynağı tanımı açık ve net bir biçimde yapılacak et ürünleri et türevleri unu vs gibi içeriği belirsiz suiistimale mahal verebilecek tanımlı mamalardan uzak durulacak!


3.Sağlıklı ve kaliteli bir mamanın 3. en önemli unsuru dengeli fosfor, kalsiyum ve magnezyum oranına sahip olması. Bu oranların yüksek olması kedinizde böbrek taşı idrar yolu hastalığı gibi çok beter rahatsızlıklar yaşanmasına yol açacaktır. Kediler kuru mama ile beslendiğinde en az günde 1 kahve fincanı ölçüsünde su içmelidirler, dikkat edin içmiyorsa şırıngayla mutlaka içirin! Dengeli kalsiyum magnezyum ve fosfor oranı derken bu konunun ilmini yapmadım ama araştırmalarım neticesinde bu 3 oranın da 1,1 – 0.7 arasında olursa dengeli ve problem yaratmayan bir içerik oluşturduğunu size söyleyebilirim. Balık kaynaklı mamalarda balıktan gelen doğal fosfor nedeniyle bu oran biraz daha yüksek olabiliyor ama yine de dikkat etmek lazım hele ki kediniz erkekse bu oranların ne kadar düşükse o kadar iyi!


4.Dengeli protein oranı da bir diğer önemli faktördür. Kediniz alerji olduğunda ilk yapmanız gereken şeylerden biri alerji kaynağını tespit etmeye çalışmak ikinci yaptığınız şey ise insanlarda olduğu gibi ağır çok besleyici yiyeceklerden yani protein oranı yüksek mamalardan ve yaş mamalardan kaçınmak olmalıdır. Dengeli protein oranı kanımca % 30 – 36 arasında değişmektedir. Çok yüksek protein kaynaklı olmakla övünen mamaları hiç denemedim çünkü hassas bünyeli kedilerim var ve alerji olduklarında veterinerimin ilk sorduğu şey mamaları. Dengeli değerleri yeterince besleyici ve sağlıklı olan mamaları tercih ettim hep. Bir de tabii kuru mamanın yanı sıra haftada 2 kez yaş mama peynir yoğurt gibi başka besleyici maddeler de verdiğimden çok çok yüksek proteişn oranına sahip bir mamaya güvenle yaklaşamadım. Bunun bir nedeni de bu tür mamalar hakkında yaptığım araştırmalar sonucu memnun olanlar kadar eşit oranda memnun olmayanlar ve kedisi hasta olanların da olması. İçime şüphe düşüren bir şeyler yapmak istemedim.


5.Son olarak mamanın kimyasal koruyucu maddeler ile mi yoksa doğal yollarla yani α-Tokoferol E vitaminiyle mi bozulmadan muhafaza edildiğidir. Mamaları korumak için kullanılan kimyasal maddeler BHA, BHT, equitoxin, propyll galat gibi benzin türevi maddelerdir. Bu maddeler son derece zehirlidir eğer doğru oranda kullanılmazlarsa! Dış ülkelerde yaşayan holistik veterinerler (holistik henüz hastalık oluşmadan doğal yollarla sağlığın devam ettirilmesine yönelik bir yaklaşımdır yani, bütüncül bir sağlık bakış açısı) bu tür kimyasal koruyucu maddelerin kedilerimizin bünyesinde birikip ileriki yaşlarda kansere ve daha birçok korkunç hastalığa neden olduğunu söylemektedir. Ayrıca bu kötü kimyasal maddelerin bağışıklık sistemine de uzun dönemde zarar verdiği söylenmektedir. Şöyle düşünün yeni doğmuş bebeğinize içerisinde katkı maddesi bulunan yiyecekleri yedirmezsiniz değil mi? Hatta bebeği boşverin kendi sağlığınıza dikkat ediyorsanız siz de bilirsiniz içerisinde koruyucu maddeler barındıran yiyecekler kansere neden olurlar ve sağlığımızın düşmanıdırlar. İşte kedi mamalarında da durum aynen budur!


Hâlen ülkemizde bu tür maddelerle korunarak satılan birçok sözde kaliteli kedi maması vardır. Bunların başında Royal Canine gelmektedir. Bu tür büyük şirketler benim gibi sağlıklı mama tezi ile ilgilenenlere hemen açıklamalarda bulunup itiraz ederler bu maddelerin uzun vaddede kanser yaptığına dair hiçbir bilimsel araştırma verisi yoktur! derler! Ben de onlara buradan nanik yapmak istiyorum ve diyorum ki; canım kadar çok sevdiğim kediciklerime bile bile sürekli kimyasal koruyucular içeren mamaları yedirme riskini göze alamam! Siz de almayın!


♥♥♥ Yani toparlayayım sağlıklı olarak korunan mamalar α-Tokoferol E vitaminiyle korunan mamalardır buna mutlaka dikkat edin! Mamaların içerik bölümünündeki bit gibi yazıları didik didik okuyun ama İngilizce olanları! Bu bilgiler zira Türkçe etiketlerde hiiiç yazmıyor!


6.Sağlıklı ve kaliteli bir kedi mamasının içerisinde başta TAURİN olmak üzere birçok vitamin, mineral ve bağırsak florasını canlandırıcı kuru mamanın kabız yapmasını önleyici dengeyici elementler olmalıdır. Taurin maddesi kedilerin görme ve kalp fonksiyonları açısından çok önemlidir ve bu madde vücutlarında üretilemez yani dışarıdan almaları gerekmektedir. Bu nedenle taurin içermeyen mamaya yan gözle bir bakın bence! Bundan yıllar önce kedi mamalarına taurin ilave edilmiyordu ve büyük oranda kedi bu nedenle kısa sürede hayatını kaybetti. Bunu gören bilim adamları hemen o önemli maddeyi taurini keşfettiler ve mamalara eklemeye başladılar. Allah razı olsun onlardan ne diyeyim :) Taurin maddesini ayrıca kedi vitaminleri, vitamin pastaları, taurin tabletleri aracılığı ile de kedinize verebilirsiniz.


7.Kedi maması alırken önce o firmayı o mamayı internette araştırın. Tabi Türkçe sitelerde değil, neden? çünkü Türkçe kaynak yok da ondan! İngilizce olarak araştırma yapmalısınız ya da bir arkadaşınıza hatta bana sorun elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım. Mama firmasının web sitesine gidin oradaki analiz değerlerini önceden inceleme fırsatınız olur hem gerçekten kaliteli mamaların web sitelerinde mamanın içeriğinde ne olduğu ve bunların kedinizin vücudunda ne işe yaradığı neye yarar sağladığı açıkça yazar onlar reklam için yazarlar ama siz de ihtiyacınız olan bilgiyi aradan kapmış öğrenmiş olursunuz :)


8.Son olarak Amerika’nın gıda konusunda sorumlu olan ve gayet ciddi çalışan ve önlemler alan kurumu FDA’nın sitesinde geri çağırılan ve toplatılan kedi mamaları bölümünü sık sık kontrol edin. (http://www.accessdata.fda.gov/scripts/newpetfoodrecalls/#Cat) Burada adı geçen ürünleri kesinlikle kedinize yedirmeyin! Burada adı geçen ürünler, hayvanları zehirlemiş olan veya zehirleme tehlikesi taşıyan dengesiz oranlarda maddeler içeren yiyecekler sınıfındadır ve Amerika’da toplatılmaktadır.


Biz hâlâ ne yazık ki 3. Dünya ilkesi olarak kabul edildiğimizden bu mamalar orada toplatılmasına karşın kimi zaman buraya getirilip satılabilmektedir. Buna dikkat etmek kedinize karşı sorumluluğunuzdur. Türkiye’de mama içeriklerini layığıyla araştıran bu konuya özel bir kurum yok ve zaten hayvanlara da değer verilmiyor bu bir gerçek insana az değer verilirken hayvanlara nasıl verilsin değil mi.. neyse bu yüzden düsturunuz Amerika olsun bu konuda çok titiz çalışıyorlar biz de bu bilgiden yararlanalım hiç olmazsa!


♥♥♥ Evet yani özetle; sağlıklı ve kaliteli bir kedi maması et kaynağı kesin tanımlı, kaliteli, koruyucu madde içermeyen doğal yollarla korunmuş, protein, magnezyum, fosfor ve kalsiyum oranları dengeli olan, içerisinde alerji yapan hiçbir madde bulunmayan, gerekli taurin ve vitamin vs içeriğine sahip ve adı hiçbir toplatılma olayına karışmamış kullanıcıların hakkında olumlu yorumlarda bulunduğu, düzgün bir web sitesi olan ve açıklayıcı bilgiler sunan bir marka olmalıdır.


Bu ışık altında artık siz de ne yapacağınızı biliyor bir konuma geldiniz, paketi elinize alın ve İngilizce içerik kısmını okuyup kendi değerlendirmenizi yapın. Hiçbir mamayı kötülemek istemiyorum ama piyasada olan birkaç mama hakkında şahsi olarak yorumda bulunmak isterim:


Hills: Hills içeriği cidden zayıf bir mama, tek olumlu yönü doğal koruyucularla korunuyor olması. Tavuk unu tavuk yemeği gibi belirsiz protein içeriği var ayrıca içerisinde bazı alerji yapabilecek maddelerde var ama kötünün iyisi diyebiliriz. Magnezyum, kalsiyum, fosfor, protein ve vitamin oranları dengeli. Benim kedilerim asla yemiyor Hills her türünü denedim hiçbir ürününün yaş mama da dahil tadını beğenmediler hatta nefret ettiler. Ama veterinerler bu markayı çok tavsiye eder hatta satarlar. Bunun nedenlerinden biri olarak yurt dışında Hills ‘in veteriner kliniklerini parasal açıdan desteklediği, onların araştırmalarına deli gibi para akıttığı gibi söylentiler vardır. Bu bizim güncel yaşamımızı etkilemez tabi ne yapalım öyleyse öyle , kediniz Hills seviyorsa ve daha iyi bir mama bulamıyorsanız yedirin bence benim kuzenimin 14 yaşındaki kedisi uzun bir süredir Hills yiyor ve maşallah çok da sağlıklı bir tekir!


Royal Canin: Bu mamanın tadını o kadar güzel yapmışlar ki kedilerim bu mama için çıldırıyor deliriyor. Ama maalesef en kötü yanı Royal Canin tüm ürünlerinde kimyasal koruyucu maddeler kullanıyor. Ürün sayıları çok fazla ve içerikleri de değişiyor ben sadece kendi kullandıklarıma yorum yapayım; Persian, Sensitive, British Shorthair, Indoor Senior. Hepsinin tadını çok seviyorlar :) Ama hepsi de koruyucu kimyasallar içeriyor :( ( Et içeriği fena değil, Hillse göre daha iyi. Ama maalesef alerjik kedileri için tam bir felaket, içerisinde mısır, buğday soya vs bu tür ne ararsanız alerjik madde mevcut. Magnezyum, kalsiyum, fosfor, protein ve vitamin oranları dengeli bu mamanın da. Büyük araştırma olanaklarına sahip Premium markaların zaten Magnezyum, kalsiyum, fosfor, protein ve vitamin oranları genelde dengeli oluyor, bu noktada bir problem çıkmıyor. Tabi yine de kontrolü elden bırakmamalı!


Benim ölen kedim ilk başta Royal Canine exigent adındaki bir mama yüzünden alerji olmuştu ve sebebini de bulmamıştı veteriner. Çünkü ülkemizde bu isim yapmış markalar, kafadan iyi mama olarak kabul ediliyor veterinerlerimizde mamaların içeriğinin iyi olup olmadığının araştırılmasıyla pek ilgilenmiyorlar. Zavallı çocuğum çok ağır ve uzun tedaviler geçirdi ama alerjinin sebebini bulamadıklarından ve biz de aynı mamayı kullanmaya devam ettiğimizden vücudu yıprandı mahvoldu bir türlü iyileşemedi!


Allahtan ben o sırada evlendim o mahalleden taşındık ve veterinerimizi değiştirdik çok iyi bir tane edindik de mamasını değiştirmek gerektiğinin farkına vararak kedimi ölümden kurtardık el birliği ile. Ama sonrasında 3 yıl çok sağlıklı yaşadıysa da vücudu uzun tedavilerden yıpranmış olacak ki bir gün aniden kalp krizi geçirip öldü.


Evet her şeyi kontrol etmek mümkün olmuyor maalesef ama baştan beri ben bilgili olsaydım veteriner daha bilinçli olsaydı hiç bu mamayı yemeseydi hiç ilaç tedaviler görmez ve çok daha uzun yaşardı kızım Çileğim :( Kedinizde alerji oluyorsa bu birebir mamasıyla alakalıdır, dikkat edin!


Royal Canine markasını ben şu şekilde kullanıyorum, sağlıklı mamaların üzerine azıcık ilave ediyorum ki daha iştahlı yesinler diye gerçekten de bu anlamda işe yarıyor lezzeti çok iyi olduğu için. Tabii alerjik kedim varken hiç kullanmıyordum ama o öldükten sonra diğer kedilerimde o derece hassas bir alerjik durum olmadığından lezzetini çok sevdikleri için günlük mamalarına az oranda ekliyorum. Ama neticede baktığınızda 2 kedim için 3 ayda bir kiloluk royal canine anca bitiyor. Yani sırf lezzet amaçlı kullanıyorum yemeklerimize ketçap veya mayonez koymak gibi düşünün :)


Farmina Matisse Adult Chicken ve Arden Grange Ocean Fish & Potato şuan kullanıdğım sağlık kriterlerime uyan mamalar. Farmina şu online pet shoptan alıyorum Örn: www.patisepeti.com


Arden Grange ise ülkemize yeni gelmiş bir marka, veterinerimiz satmaya başladı şüphesiz başka yerlerde de satılıyordur. Merak eden olursa bana sorun sizin için bilgi edinmeye çalışırım. Pet Shop

Bu siteden mamanın değişik türleri hakkında detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz. Balıklısı, tavuklusu, somonlusu falan var ve alerji yapan hiçbir madde içermiyor, protein, magnezyum, fosfor, kalsiyum oranları dengeli, taurin ve vitamin mineral bağırsak florasını düzenleyen elementler içeriğinde mevcut ve doğal korucu maddelerle korunuyor. Benim kedilerim ocean fish li ve tavuklusunu sevdiler. Farminayı da sevdiler onu da aynı şekilde tavsiye ediyorum.


Whiskas deyince kedi severler 2 ye ayrılıyor bunu biliyorum kimi kedi severler yıllarca kedilerini bu mama ile beslemişler ve hiç de birşey olmamış ama bu demek değil ki Whiskas iyi bir mama! Whiskas, Miço vs gibi Migros vs tarzı marketlerin raflarında da görebileceğiniz mamalar market mamaları olarak geçer ve her ne kadar iyi görünseler de aslında içerikleri boş maddelerden oluşur hiç besleyici değillerdir vücuda yararlılık açısından buna rağmen çok lezzetlidirler yani tıpkı insanlar için fast food neyse o! Whiskas’ın ayrıca magnezyum, fosfor gibi değerleri de çook yüksektir ve kedilerde ileri vadede böbrek rahatsızlıklarına neden olabilen bir mamadır. Gidin hangi veterinere sorarsanız sorun size asla Whiskas iyi bir mama demeyecektir! Kedinizi Whiskas tarzı market mamaları ile beslerseniz obez olur ve vücudu içten içe yıpranır gerekli besleyici maddeleri alamaz.


Whiskas yiyip de uzun yıllar yaşayan kediler var evet ama bu kedilerin kendi süper bünyelerinden kaynaklanıyor mamanın iyiliğinden değil, bu kediler whiskas yiyip 15 sene yaşadılarsa örneğin kaliteli dengeli ve besleyici bir mama yeseler demekki 25 yıl yaşayacak uzun ömre sahip olurlarmış diyebilirim!


Son olarak bu yazıyı en son editlediğimden beri Türkiye’ye birkaç kaliteli mama markası daha giriş yaptı şükürler olsun ki!


Ben de kedi bakımı ve mamaları üzerinde her geçen gün yeni bilgilerim edindiğimden yazılarımı sık sık güncellemem gerekiyor size son bilgilerimi aktarabilmek adına şimdi yazıyı bir update yaparak bitirmek istiyorum.


11.02.2013 itibari ile sağlıklı bir kediye sahip olup da ben kedimi en iyi ve doğal mamalarla beslemek istiyorum diyenlere ACANA VE N&D tahılsız serisini öneriyorum. Şuan piyasadaki doğal+içeriği kaliteli en iyi mamalar bu 2 sidir. Oranları da Orijen gibi çok yükseklerde değil gayet dengelidir. Ama handikapı pahalı olmalarıdır. Pek çok kedi severin bu konuda kendinden kısıp bir fedakarlık yaparak evlerinde besledikleri minik kaplanlarına en iyi ammaları alacaklarını umut ediyorum.


Ancak bütçem o kadar sıkışık ki ne kadar kendimi sıksam da bu mamaları almamın imkanı yok diyenlere ise bir kaç marka daha tavsiye etmek istiyorum bu mamaların içerikleri Acana ve N&D tahılsız seri kadar doğal ve kaliteli değil (eh maalesef fiyat düşürülünce kalite de bir yerde azalıyor) ama bu mamalar da doğal maddelerle korunmaktadır iyi yanı budur kimyasal koruyucu içermemektedirler ve oranları da yine sağlıklı dengelidir bu da önemli bir nokta. Bu markalar Brit Care, Farmina Matisse ve Arden Grange‘tir.


Arden Grange’nin ve Brit Care‘in ayrıca bir hipoallerjenik mama iddiası da bulunmaktadır, ki bu da bence her ne kadar içeriklerinde bazı kediler allerji yapabilen maddelere yer veriyorlarsa da moleküler açıdan bu oranları düşük tuttuklarını gösteriyor yani artı bir özellik bence bu da.


Kedisi halihazırda allerjik bir bünyeye sahip olanlara ise öncelikle hemen bir veterinere gidip tedaviye başlamalarını, veterinerlerinin de fikrini alarak yalnızca veterinerlerde satılan allerji hastalığına yönelik hipoallerjenik mamalardan 1 paekt satın alıp 1 ay süresince kullanmalarını öneririm. Akut allerji problemlerini bu özel içerikli mama geçirecektir, ancak akut problem ve yaralar geçtikten sonraki basamak doğal bir mama bulmak olacaktır. Bu noktadan sonra ise allerjik kedisi olanlara tavsiyem sadece 2 markadır şuan için ACANA VE N&D TAHILSIZ seri. Bu 2 mamada da hiçbir allerji nedeni olabilecek tahıl bulunmamaktadır+ her iki mamanın da oranları dengelidir öyle internette yanlış yazılan atmasyon karalama mesajlarında olduğu gibi aşırı yüksek dengeiz oranları falan yoktur kendim de bizzat kullandım ve kullanıyorum bu 2 markayı da. Ancak süreç şöyle işlemeli kediniz hasta= önce veterinere götür ve hipoallerjenik reçeteli mama al+ bu bir paketi yiyip akut allerji durumu düzeldikten sonra+ önerdiğim mamaları alabilirsin…


Hipoallerjenik mama ne, ömrü boyunca yese olmaz mı?


Hipoallerjenik mamalar özel formule edilmiş mamalardır, içeriklerinde hangi maddeler bulunursa bulunsun bu mama türü özel bir yöntemle içerik maddelerinin molekül düzeyi ağırlığı düşürülerek küçültülerek üretilmiştir. Dolayısıyla allerjik bünyeli kedilerin sisteminekolayca girip olaysız ilerleyip sessizce çıkarlar. Yani halihazırda allerji ile boğuşan vücudu daha fazla irite edip tetiklemeden işlev görürler vücudu dinlendirirler. Her hipoallerjenik mama tüm allerji problemini geçirecek diye bir şey yoktur, ama genelde akut hastalık ve yaralar çıkma dönemlerinde işe yararlar ancak bu işe yarama noktasını geçince tüm allerji problemlerini tamamen yok etmeyebilirler. Mesela örnek benim kedim Çilek hipoallerjneik mama yiyerek ateşli ölmek üzere hale gelen ileri seviyedeki besin allerjisi hastalığından kurtulmuş iyileşmişti, ama mama tamamen tüm allerjisini ortadan akldıramamıştı hala o özel mamayı yese bile çenesinin altında apseler oluşuyordu yani mama belli bir düzeye getiriyor vücudu o ağır hastalık hali bakılanıyor o noktadan sonra ise tamamen doğal ve kaliteli olan bir mamaya geçmek gerekiyor ben de bu yolu izledim ve doğal mamaya geçince tüm allerji problemleri yok olmuştu ve bir daha da o mama ile ömrünün sonuna değin sağlıklı bir şekilde hiç bir allerji belirtisi göstermeden yaşamaya devam etmişti.


Bu arada kendi kedime hipoallerjenik mama olarak Hills’in z/d sini ve Royal Canine in hipoallerjenik mamasını almıştım her ikisinin de içeriği berbat aslında, allerji problemine özel olarak yarattıkları hipoallerjenik mamaların içerisinde mısırdan tutun buğdaya kadar her türlü ucuz ve allerjiye sebep olacak içerik maddesi mevcut yani bu nedenle uzun süreli beslenmemeli kediler bu mamalarla içerik çok çürük maalesef mamanın tek işe yarama sebebi özel molekül düzeyine getirilmiş olması bu açıdan işe yarıyor yani…


Halbuki bu markalar adam olup ham doğal ve sağlıklı hem de hipoallerjenik mama üretseler ya, ama işte demek ki karlı olmuyor cepleri dolmuyor öyle de sevgili kediseverler ah ah…


Evet şimdi aklımdakileri iyice açıkladım sanırım bilgi arayan kedi sever dostlarıma.. Yeni mama markaları ülkemize geldikçe deneyimlerim oldukça yazıyı sürekli güncelleyeceğim şimdilik benim de bildiklerim ve uyguladıklarım bu yönde…


Son olarak bir bilgi daha ekleyeyim; yiyecek allerjisinin neden kaynaklandığı hala veterinerler arasında bile oldukça tartışmalı bir konu. Kimi veterinerler yiyecek allerjisi yüksek proteinden olur diyorlar kimileri ise allerji proteinden değil kedilerin doğal beslenmelerinde hiç yeri olmayan ama mamalarda bolca bulunan tahıllardan ileri gelir diyorlar. Açıkçası ben de ikinci gruba katılıyorum yüksek protein allerji yapsaydı doğada yaşayan tüm kedigillerin allerjiden perişan olmaları gerekirdi. Benim kedime de allerji yapan şeyler bizzat incelemem sonucunda tahıllardı mısır buğday vs..Yürekten inararak söylüyorum ki kimyasal koruyucular, renklendiriciler ve kedi beslenmesinde yeri olmayan ama mamaları ucuza mal etmek için doldurulan gereksiz tahıllar hayvanlarımıza tüm zararı verenler! Yurt dışundaki araştırmalardan ve yabancı kaynaklardan okuduğuma göre onlar da böyle düşünüyorallerjiyi yapan tahıllar...


Ancak şöyle bir düşünceyle de ilk bakış açısına yakınım evde oturan koltuk patatesi halindeki az hareket eden ve dışarı çıkma efor sarf etme fırsatı bulunmayan ev kedilerimizin de doğada yaşam savaşı veren akrabaları gibi sırf kaliteli yüksek proteinle beslenmelerine bence o kadar da gerek yok ki fazlası mutlaka bir yerden bir probleme neden olabilir. Yiyip yiyip evde oturursanız insan olarak siz de hastalanırsınız kendinizden pay biçin… Bu nedenle de ben aşırı yüksek protein oranına sahip orijen’i önermiyorum, onun yerine Orijenle aynı firmada üretilen onun tüm doğallık, yüksek kaliteli içerik gibi iyi yönlerini kendinde barındıran ama oranları öyle radikal yüksek olmayan dengeli bir seviyede olan ACANA’yı öneriyor ve halihazırda da kendim de kullanıyorum.


Bir update daha yapayım sizlere, internette bazı asılsız kaynaklarda Acanayı karalama kampanyaları yapıyorlar kulaktan dolma asılsız bilgileri biliyormuş gibi birbirleriyle paylaşıyorlar yok Acanada salmonella bakterisi varmış vs vs..Korkmayın arkadaşlar böyle bir durum yok bu haber de asılsız. Ben kendim Acana kullandığım için bu yorumları bir sitede okuyunca tepemden aşağıya kaynar sular döküldü, nasıl yani olamaz falan oldum baya korktum ve olayı titiz bir hafiye gibi araştırdım içiniz rahat olsun. Olay kısaca şundan ibaret: Amerika acana mama ithal ediyor kanadadan ve gümrükte acananın köpek mamalarında salmonella bakterisi olabilir mi diye bir araştırma yapmak istiyorlar nedense!!!(bana sırf karalama ve komplo kampanyası gibi geldi olabilir yani karşılarında dünya devi paralı iğprenç mamalar üreten bir sürü nüfuslu şirket var neticede) 1 ay boyunca acananın ülkeye girecek köpek ammaalrını araştırma yapmak için salmonella bakterisi içerebilir kapsamında karantiynaya alıyorlar ve tabii bu durum bir yafta gibi yapıştırılıyor cahillerce markanın üzerine, neticede araştırmalar sonucunda hiçbir bulguya rastlanmıyor mamalar ülkeye giriyor vs vs.. olay zaten acananın kedi mamalarıyla alakalı bir durum değil bu bir, ikincisi de zaten bir salmonella bakterisine radtlanmamış sadece incelemeye tabi tutulmuş ve bu inceleme esnasında da olay yanlış bir çerçevede yayolmış yani ACANA güvenilirdir müsterih olabilirsiniz olmasa başta ben yedirmem zaten çok kıymetli 2 sultanıma :)


Kedinizin özel sağlık problemleri varsa ona uygun bir şekilde beslemelisiniz ve veterinerinize danışmalısınız.


Kedi beslenmesi ve besinleri ile ilgili daha çok yazı yazacağım bloğun içerisinde ancak bu kısım özellikle forumlarda tespit ettiğim hangi mamayı seçmeliyim problemlerine bir çözüm niteliğinde düzenlenmiştir. :)


Meltem Åžafak



Hangisini Almalı Tecrübeden Kedi Maması

2 Eylül 2013 Pazartesi

Çamaşır Makinesinde Kalan Kedi 50 Derecede Yıkandı

İlginç olay, İngiltere’nin Manchester ÅŸehrinin ­Audenshaw kasabasında önceki gün gerçekleÅŸti.


Kirli çamaşırları çamaşır makinesine doldurmakta olan Laura Gilholme adındaki ev kadını, arkası dönükken makinenin içine atlayan minik kedi yavrusu Poppet’i fark etmeyince makinede yıkamayı baÅŸlattı. Yaklaşık bir saat süren 50 derecelik yıkama sonrasında makinenin kapağını açan Gilholme, baygın haldeki, 7 haftalık kedisiyle karşılaÅŸtı.


Kapağı açtığında, Poppet’in baygın olduÄŸunu belirten sahibi, yavru kediye önce ağızdan suni teneffüs yaptıklarını anlattı. Kedinin kendine gelmediÄŸini ve bunun üzerine bir veterinere gittiklerini söyleyen kadın,John Gunn adındaki veterinerin, yaptığı müdahale ile Poppet’i hayata döndürdüğünü belirtti.


Yavru kedisinin halen dersini almamış göründüğünü söyleyen Gilholme, yaramazlığını sürdüren kedinin, veteriner dönüşü kendisini kurutma makinesine attığından bahsetti.



Çamaşır Makinesinde Kalan Kedi 50 Derecede Yıkandı

30 Ağustos 2013 Cuma

Instagram'da Bu Köpeğin 53 Bin Takipçisi Var

Sahibinden daha çok takipçisi olan köpeğin bakın hangi yönü insanları çekiyor.


Washington ’da yaşayan fotoğrafçı Jeremy  Veach başkasının gölgesinde yaşamanın ne hissettirdiğini bilen köpek sahiplerinden biri. Fotoğrafçı Jeremy Veach’in köpeği Norm İnstagram’da kendisinden çok daha fazla takipçiye sahip. 53.000 takipçisi olan bu köpeğin fotoğraflarını, sahibi Veach çekip instagram’a yüklüyor.


Sekiz haftalık iken köpek Norm’u sahiplenen Veach, kısa bir süre önce Norm’un fotoğraflarını çekmeye başlıyor. İnternet fenomeni olan bir başka hayvan Maddie’den esinlenerek köpeğinin fotoğraflarını çekmeye başlayan Veach, Norm’un pozlarının yanına sadece birkaç obje ekleyerek portlerini çekiyor.  Norm’un hayranları is onu daha fazla kamera karşısında görmek istiyor.


Instagram'da Bu Köpeğin 53 Bin Takipçisi Var

Kuş Kafesleri Bakımı Nasıl Olmalı

Kafes ve salmaların bakımında en önemli konuların başında temizlik gelir. Temizliğine özen gösterilmeyen kuş kafesi ve salmalarda yaşayan kuşlar için hastalıkların ve parazitlerin etkisiyle sağlıklarının bozulması kaçınılmaz bir sonuçtur. Kuşkusuz, bir hastalıkla tedavi amacıyla uğraşmaktansa, o hastalığın doğmaması için önlemler almak çok daha kolaydır. Temizlik kavramıyla anlatılmak istenen, yalnızca kafesi veya salmanın temizliği değil, aynı zamanda kuşların temizliğidir. Bu temizlik, günlük ve haftalık olmak üzere iki bölümde ele alınabilir.


Günlük temizlikte yapılacak işleri şöyle sıralayabiliriz ;


1- Temizlik tercihen sabah saatlerinde yapılmalıdır. İlk iş olarak yemlikler, suluklar, yemişlik ve eğer kirlenmişse tünekler, kafesin sürgülü tabanıyla birlikte çıkartılarak, temizliğin yapıldığı ve yemlerin tazelendiği yerlere götürülür. Tünek başlıklarında bulunan , bitlere karşı konan toz gereğinde temizlenir.


2- Kaplar temizlenir, su ve yemlikler, gereken özen gösterilerek tazelenir. Kafesin tabanına eğer taban kumu serilmekteyse, buradaki dışkı ve yem artıkları toplanır. Muhabbet kuşlarının dışkıları kuru olduğu ve yemleri aşırı oranda dağıtmadan yedikleri için bu işlem o denli zor değildir. Taban kumu serilmiyorsa, kafes tabanına tabanı koruyan, temizlikte kolaylık sağlayan kalın paket kâğıtlarından uygun ölçüde kesilerek kullanılması yararlı olur.


3- Bütün bu tazeleme ve temizleme işleri tamamlandıktan sonra herşey yerli yerine konulur.


4- Kafesin bulunduğu oda, kuş hava akımlarının ortasında kalmayacak, rahatsızlanmasına neden olabilecek bir etkiye uğramayacak biçimde havalandırılır. Bu çok önemli bir noktadır. Kuşların en büyük gereksinimlerinden biri de temiz havadır. Ancak bunu sağlarken hastalanmasına neden de olmamak gerekir.


Kafes ve salmaların bu günlük bakım ve temizliklerinden başka, haftada veya onbeş günde bir daha büyük ve ayrıntılı temizlik yapmak yararlı bir zorunluluktur. Bu büyük temizlikte, kafeslerin ve salmaların her yeri inceden inceye temizlenir. Hiçbir yerde yem artığı ve pislik bırakılmaz. Kafesler sodalı sıcak sularla silinir, tünekler iyice temizlenir. Tünek başlarına pamukla konulan pire tozları yenilenir. Yuva kutularına, salmanın kapı, pencere gibi tahta bölümlerinin ek yerlerine, çatlaklarına ve aralarına, bir litre suya iki kaşık izotox konularak hazırlanacak eriyikten bir süngerli sürülerek dezenfeksiyon sağlanır.



Kuş Kafesleri Bakımı Nasıl Olmalı

Akvaryum ve Balıklar Hakkında Herşey

Öncelikle belirtmek isterim.Ben 12 yaşımdan beri akvaryumla haşır neşirim.yaklaşık 7-8 sene aktif olarak balık besledim.arada bir kaç yıl kaldırmıştım.

Bu sürede beslediğim sayısız balık 40 a yakın türlerde çeşitli deneyimlerim oldu.Bir çok cinsi üretme şerefine eriştim.

Sizlerle bu bilgilerimi paylaşmak istedim.Vereceğim bilgiler sadece hobicilere bir fikir vermek amacıyladır.


İlk önce akvaryumu alma nedeniniz nedir? Dekoratif amacıyla mı? Çok sevdiğiniz bir balığı beslemek mi? İzlerken stres atayım mı?
Akvaryum alırken nedeniniz ne olursa olsun 100lt den düşük bir akvaryum almamanız.Bunun nedeni besleyeceğiniz balıkların doğal ortamını sağlamanız, bunu sağlamanız için de 100lt den fazla bir akvaryum gerekir.Bu tamamen biolojik nedenlerden kaynaklanmaktadır.

Büyük akvaryumun bakımı zor olur görüşü tamamen yanlıştır.akvaryumunuz ne kadar büyükse periyodik bakımı o kadar uzun süreye yayılır.Ve periyodik bakım dediğimiz olay küçük bir akvaryumla büyük bir akvaryum aynı vaktinizi alır.

Hemde büyük akvaryumda denge küçük akvaryumlara göre çok kolay sağlanır.

Nedir bu denge?deyip duruyorsun?

Akvaryumdaki denge beslediğiniz balığın doğal hayatındaki su değerleridir.PH,KH, nitrit oranları gibi parametrelerdir.suyun sertlik derecesi vs. Peki bu denge nasıl sağlanır?

Bu denge besleyeceğiniz balıkların n.ş. değerlerine bakılarak yapılır.örneğin beslediğiniz balık ph 6,7.5 arası istiyorsa suya ph yükseltici malzemeler koyulur.ben ilaç tavsiye etmiyorum. örneğin yumuşak suda yaşayan bir balıksa suya biraz mango ağacı kökü koyabilirsiniz. Ya da sert su istiyorsa mercan koyarsanız suyu sertleştirir.

Haa ne olur bu değerleri sağlamazsak? Ben suyumu koyarım balıkları içine atarım süsümüde koyarım oh tamam.

Olmaz.Balığınız yaşar ama mutsuz yaşar.Doğal hayattaki rengini asla göremezsiniz.Belki asla üremeyecektir.Ya da ne bileyim gerçek kur yapma hareketini asla göremeyebilirsiniz vs vs.

Akvaryumculukta ilk amaç beslediğiniz balıkların doğal ortamını yaratıp onları mutlu etmektir.Siz hiç bitkisiz bir yerde doğal hayatında yaşayan bir balığın akvaryumunu bitki ile donatırsanız belki akvaryum göze hoş görünür ama balık asla o bitkilere alışamayacaktır.alışsa bile balığınızın doğal güzelliğini,hareketlerini göremeyebilirsiniz.

Benim akvaryumum var balıklarımda gayet mutlu,hatta yavruladı.ben senin söylediklerinin hiçbirisini yapmadım? diyenler çıkabilir.Muhtemelen beslediÄŸi balıklar zaten hiçbiÅŸey gerek olmadan kendi suyu kendi doÄŸal ortamına yakın olabilir.ya da nesilden nesile çiftlikte üretilen balıklar olabilir.örneÄŸin türk discus diye bir tür çıktı.vitamin takviyesi ile bu discuslar deÄŸiÅŸti.ne ph deÄŸeri ne kh deÄŸeri bu balıkları etkilemiyor.bağışıklık kazanmışlar yani.ama balıkları gelde renklendir.2 yaşına kadar soluk soluk geziyorlar. gibi…


Şimdi yeni başlamayı düşünenlere.

Tekrar edeyim en az 100lt. benim idealim ilk baÅŸlarken 100×40(h)x30 ölçülerine yakın bir akvaryum.

Seçeceğiniz balıklar ise size ideal olmalı.ne ph değeriyle uğraşmalısınız nede sertlik vs.

Örneğin canlı doğuranlar.Moly,lepistes gibi.Bunlar harika balıklar bence.Hele lepisteslerin seyrine doyum olmaz.Akvaryum içinde su sirkulasyonu sağlarsanız çok sevinirler.Akıntıya karşı yüzmeyi çok severler.Bol bitkili bir düzen kurarsanız yavrularına kaçacak yer sağlamış olursunuz.Kendi hallerine 8 lepistesi bırakırsanız bol bitkili bi akvaryumda 6 ayda 300 yavru lepistesiniz olabilir.Yani 1-Canlı doğuranlar.

Bir diğer alterntif Japon balıkları.Ama bu balıkları üretemeyebilirsiniz.ilk başlangıçta.Ben tavsiye etmiyorum bu balıkları.Görünüşleri güzel ama zeki olmadıklarını biliyorum.Bitkiyi severler.Nasıl severler? yemek için  2-Japon

Yeni baÅŸlayanlara son alternatifim Tetra’lar.ÖrneÄŸin Neon tetra.Tetrazon.Black tetralar vs. Bunlar sürü halinde yaÅŸamayı severler neonları 6-8 li grup halinde alırsanız iyi olur.Bu hayvanları üretmekte çok zordur.Tetrazonlar saldırgandır.


İlk başlangıçta chiclid türlerini almayın.Güzel olsalar bile almayın.Sabredin onların sırası gelecek.Unutmayın Melek balığıda bir chiclid.ondanda uzak durun.Üstteki ideal balıklardan japonlara yönelmezseniz 3 ay sonra melek balığına geçebilirsiniz.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus balıkların birbirleriyle dost/düşman ilişkileri.

Örneğin bir japonun yanına lepistes ya da tetraları koyarsanız japonun kuyruğu yok olabilir 


Balıklar tamam akvaryum tamam.Başka ne gerekli?

İlk önce suyun temizliği için bir filtre.Benim tavsiyem Dış filtre. Dış filtre alınca birde hava motoru gerekli.oksijen için.

eğer iç filtre(15milyondan başlar) alırsanız hava motoruna gerek kalmaz ama dış filtre en iyisidir her zaman.60milyondan başlar.bu filtrelerde en iyi marka EHEIM.

Birde Isıtıcı gerekli.Bu balıkların %90 ı tropik oldugu için sıcak suda ort 26-28oC de yaşarlar.Ayarlı bir ısıtıcı en ideali.Kendinden ayarlılarda iş görür.10milyondan başlayan ısıtıcılar var.

Birde akvaryumunuzu aydınlatacak ışık lazım.Benim tavsiyem Daylight diye geçen floresan tipi lampalar.Beyaz değil day

Akvaryumumuzu kurduk.Mümkünse arkasına birde arkaplan yapıştırdık ya da imal ettik.

bunu plastik bir levhaya silikonla kaya parçalarını,kum ve taşları yapıştırarak yapabiliriz.

Ya da hazır satılan akvaryum arkasına yapıştırılan ıslanmaz manzara resimleri vs.

Neden bunu söyledim? Çünkü balıklar akvaryumda 4 tarafında açıklıktan

pek hoşlanmazlar her zaman ürkek davranırlar.

Akvaryum arkasında sabit bir resim olursa hem akvaryumunuz güzel görünür hemde balıklarınız rahatlar.


Yeni başladınız ve Moly,Lepistes gibi balıklar edindiniz.Bu balıkları 1 erkeğe 2-3 dişi

düşecek şekilde almanızda fayda var.Pekii akvaryuma kaç tane balık koymalıyım? Şöyle bir yöntem var.

Akvaryumunuzun boyu ne kadar 100cm. balıklarınızın boyu ne kadar? örneğin Lepistes 5-6cm.

100/6=15-20 lepistes besleyebilirsiniz.Daha fazlası akvaryumunuzda biyolojik denge bozukluklarına yol açar.

Nasıl yani? çünkü çok balık=çok yem=çok dışkı buda çok fazla toksik bakteri oluşumu.


Tamam akvaryum herşeyiyle hazır.Balıklarım pür neşe.Bitkilerim iyi durumda.Aradan 1 ay geçti akvaryumun suyu yeşil-sarı gibi?

Yeşil-sarı renk su suyun kirliliğini göstermez.aksine oturmuş bir akvaryumun suyu bu renk olur ama çok koyu değil tabi.

Berrak bir su iyi bir akvaryum suyu değildir.berraktan kastım safir gibi bembeyaz su yani.ilk doldurdugunuzda böyle olur ama

iyi değil.bunu kafanıza yerleştirin.içinde sıfır yararlı bakteri.balıklarınız çok zor günler geçirebilir.

Hastalanabilir. Akvaryum suyu çeşmeden doldurulabilir. Aşırı kireçli ise herhangi bir kaynak suyu olabilir.ancak

konulmadan önce 2-3 gün ağzı açık bir kovada/bidonda dinlendirilmelidir.

Suyu koyduktan sonra ilaç olarak yok kireç indirgeyici bilmem azot indirgeyici gibi ilaçlara başvurmayın.ilaç en son

çareniz olmalı.azotmu yüksek bitki dikin.nitritmı yüksek? havalandırmayı artırın. gibi..


Daha birsürü konu var ama ben akvaryum bakımından ve su değişiminden bahsetmek istiyorum.

Akvaryum bakımı akvaryum büyüklüğüne göre 1-2ay periyodunda yapılmalıdır.küçük akvaryumlarda

bu periyod kısa büyüklerde uzundur.

bunun nedeni az su daha çabuk kirlenir.

Akvaryum bakımında dikkat edilecek en önemli nokta asla ve asla akvaryumunuzun suyunun tamamen boşaltılmamasıdır.

Suyu değiştirme işi lafın gelişidir.Aslında akvaryum suyu hiçbir zaman tamamen değiştirilmemelidir.

maksimum %60 civarında su çekebilirsiniz.

benim tavsiyem 1 ayda bir %30 su deÄŸiÅŸimi her 3 ayda bir %70 su deÄŸiÅŸimidir.

Filtrenizin temizliği ise gözlemlerinize göre yapılmalıdır.örneğin 1 ay sonraki ilk temizlemede

filtreniz çok kirlenmişse 1 ayda bir

temizleme yapmanız uygundur.yok pek kirli değildi derseniz 2 ayda bir temizlesenizde olur.

Filtre temizleme konusunda dikkat edilecek en önemli husus filtre süngerinin/malzemesinin asla çeşme suyu

ya da deterjanla temizlenmemesidir.Akvaryumdan çekeceğiniz bir miktar su ile filtrenizi yıkamalısınız.

unutmayın çeşme suyu herzaman yeni bir bakteri demektir.

Hmm %30 su çekiyorum ama akvaryumum hiç temizlenmiyor gibi? öyleyse bir dip süpürgesi yapmanız gerek.nasıl mı?

ufak bir pet şişenin altını keseceksiniz ucuna uygun bir hortum takacaksınız pet şişeyi kumlara/suya daldırıp

dipten çalkalayarak su çekeceksiniz.

dipe inen pislikler böylece temizlenir.

Kayalarım yosunlandı diye onları çıkarıp yıkamayın.inanın öyle daha güzeller.peki camınız yosunlandı? ozaman

mıktanıslı silecekler yardımı ile silin.

ya da doğal çözüm vatoz balıklarıdır.benim tavsiyem dikenli ancistrus.cüce vatoz diye geçebilir.

gece gündüz çalışır.ilk başlangıçta 100lt ye bir çaykaşığı tuz atmıştıkya en iyotsuzundan,

su devrindede çok az miktarda eritip koyarsanız iyi olur.


Yeni balık mı aldınız?hemen akvaryumunuza salıvermeyin.önce geldiği poşetin dışını balık içindeyken

yıkayın sonra akvaryumunuzun içine poşetiyle koyun.poşetteki suyun sıcaklıgı sabitlensin.sonra salıverin.

Tabi bunu yeni balıkların sağlıklı oldugundan emin oldugunuzda yapın.

değilseniz başka bir kaba koyarak onları 2-3 gün karantinada tutun.


Balıklarım hastalandı?hemen balığı ayırın.kesinlikle ölecek diye canına kıymayın.hastalığını

akvaryumcuya anlatın %60-70 ilacı vardır iyileşir.

Buraya yazmak istiyorum ama çok çeşitli hastalıklar var.en çok görüleni mantar.bir şekilde

balıklarınız bu hastalığa yakalanabilir.

Bulaşıcıdır önlem alınmazsa akvaryumunuzda canlı balık kalmaz.balıklarda beyaz lekeler halinde görülür.

daha sonra kuyruk erimesi,yüzgeç yırtılması/erimesi gibi belirtileri vardır.Mantar ilacı bulunur.

Mantar gözlemlediğiniz balığı başka bir yere ayırın ve ilaçlayın.eğer diğer balıklarınızdada görülüyorsa akvaryumun tümünü ilaçlayın.

ilaçlı şekilde bir akvaryum en fazla 2 gün durmalı daha sonra %60 su değişimi uygulayın.mantar hastalığına

önlem olarak öncede söylediğim gibi suya tuz katmaktır.

Ayrı kaba aldıgınız mantarlı balığı 20lt ye 1 çay kaşıgı ölçekli tuz katın ve o bol tuzlu suda 2 saat bekletin.sora suyunu

değiştirin.3 günde iyileşti iyileşti iyileşmedi ölür zaten.


TATLISU AKVARYUMU

BALIK TÜRLERİ


(Gönül isterki buraya hepsinin ayrıntılı özelliklerini, resimlerini koyayım.Şimdilik ana başlıklar halinde idare edin.)


Amerikan Tetraları (American Characins)

Kırmızı Tetra (Hyphessobrycon erythrostigma)

Kardinal Neon (Paracheirodon axelrodi)

Kırmızı Pirana (Serrasalmus nattereri)

Neon Tetra (Paracheirodon innesi)

Red Nose Tetra (Hemigrammus bleheri)

Siyah Neon (Hyphessobrycon herbertaxelrodi)


Canlı Doğuranlar Ailesi (Poeciliidae) 

Bu ailenin üyeleri genellikle bakımı ve üretimi kolay, akvaryumculuğa yeni başlayanlar için uygun türlerdir. Yumurtalarının karınlarında olgunlaştığı dişiler canlı yavrular dünyaya getirirler.

Black Molly (Poecilia latipinna)

Kılıç Kuyruk (Xiphophorus helleri)

Lepistes (Poecilia reticulata)

Plati (Xiphophorus maculatus)

Velifera (Poecilia velifera)


Çiklitler – Yavrularını Büyütenler (Cichlidae) 

Orta ve Güney Amerika Çiklitleri

Orta ve Güney Amerika, Afrika ve Asya’da 900′den fazla türü bulunan geniÅŸ cichlidae ailesinin birçok türü sadece güzellikleriyle deÄŸil, üreme ve yavrularını büyütme davranışlarının enteresanlığıyla da aranan akvaryum balıklarıdır.

Astronot (Astronotus ocellatus)

Ateş Ağız Çiklit (Thorichthys meeki)

Discus (Symphsodon discus)

Festivum Bayrak Çikliti (Mesonauta festivus)

Jack Dempsey (Cichlasoma octofasciatum)

Melek Balığı (Pterophyllum scalare)

Rainbow Çiklit (Herotilapia multispinosa)

Sayika Çiklit (Archocentrus sajica)

Severum (Heros severus)

Zebra Çiklit (Cichlasoma nigrofasciatum)

Güney Amerika Cüce Çiklitleri

Genelde bakımları tecrübe gerektiren türlerdir. Enteresan çiklit davranışlarını bütün yönleriyle sergilemelerine karşın karma akvaryumlarda beslenebilecek kadar barışçı olan bu balıklar bitkilere zarar vermezler.

Altispinoza, Bolivian Ram (Microgeophagus altispinosa)

Agassizi (Apistogramma Agassizi)

Anomala Cüce Çiklit (Nannacara anomala)

Biteniata Cüce Çiklit (Apistogramma bitaeniata)

Borelli Cüce Çiklit (Apistogramma borellii)

Kakadu Cüce Çiklit (Apistogramma cactuoides)

Körkafa Çiklit (Laetacara curviceps)

Ramirezi (Microgeophagus ramirezi)


Afrika – Malawi Gölü Çiklitleri 

Genelde denizlerin mercan balıklarını andıran renklilikte gösterişli balıklardır. Çoğu, yumurtalarını ağızlarında saklayan türlerdir. Tanganika çiklitleri gibi kayalarla dekore edilmiş, bolca saklanma yeri bulunan geniş ve iyi filtre edilen akvaryumlar gerektirirler.

Ahli (Sciaenochromis ahli)

Auratus (Melanochromis auratus)

Borleyi (Copadichromis borleyi)

Johanni (Melanochromis johannii)

Kırmızı İmparatoriçe (Protomelas similis)

Likoma İncisi (Melanochromis joanjohnsonae)

Mavi Zebra (Labidochromis zebroides)

Paslı Çiklit (Iodotropheus sprengerae)

Sarı İmparator (Aulonocara baenschi)

Sarı Prenses (Labidochromis caeruleus)

Trewavas Çiklit (Labeotropheus trewavasae)

Venustus (Nimbochromis venustus)

Yakop (Aulolonocara jacopfreibergi)

Yunus Çiklit (Crytocara moori)

Zebra Çiklit (Pseudotropheus zebra)

Afrika – Tanganika Gölü Çiklitleri

Bir Tanganika akvaryumunda taşlarla balıkların gizlenebileceği ve yumurtlayabileceği kovuklar oluşturmak gerekir. Amonyağa ve nitrite karşı hassas oldukları için geniş akvaryumlar, iyi bir filtrasyon ve küçük (haftada bir %10-15) ve sık düzenli su değişimleri gerektirirler. Akvaryum suyu orta/sert ve alkali olmalıdır.

Brevis Salyangoz Çikliti (Neoamprologus brevis)

Brikardi (Neolamprologus brichardi)

Frontoza (Cyphotilapia frontosa)

Kalvus (Altolamprologus calvus)

Leptosoma (Cyprichromis leptosoma)

Limon Çiklit (Neolamprologus leleupi)

Marlieri (Julidochromis marlieri)

Moori (Tropheus moorii)


Orta Afrika Çiklitleri 

Kongo gibi Orta Afrika nehirlerinde yaşayan bu güzel çikletlerin çoğu monogamik (tek eşli), teritoryal ve özellikle de üreme zamanları diğer balıklara karşı saldırgandır. İyi filtre edilen, saklanma yeri ve kovuklarla dolu, taşlar ve köklerle dekore edilmiş geniş akvaryumlar gerektirirler.

Bufalo Kafalı Çiklit (Steatocranus casuarius)

Mücevher Çiklit (Hemichromis bimaculatus)

Kırmızı Mücevher Çiklit (Hemichromis guttatus)

Kribensis (Pelvicachromis pulcher)

Åžeritli kribensis (Pelvicachromis taeniatus)

Asya Çiklitleri

Amerika ve Afrika’nın tersine Asya’da çok az çiklit türü yaÅŸar. Bunlardan en çok tanınan iki tür portakal çiklit (E. maculatus) ve büyük ölçüde aynı habitatı paylaÅŸan akrabası yeÅŸil çiklittir (Etroplus suratensis). Evrimsel açıdan bakıldığında, onbinlerce yıldır fazla deÄŸiÅŸmeden kalmış oldukları için antik türler olarak nitelendirilmelerine raÄŸmen davranış biçimlerinin zenginliÄŸi açısından kesinlikle ilkel olmayan çok ilginç balıklardır.

Portakal Çiklit (Etroplus maculatus)


Sazansıgiller (Carp-like Fishes)

Botya, Clown Loach (Botia macracanthus)

Dev Danio



Akvaryum ve Balıklar Hakkında Herşey

27 Ağustos 2013 Salı

Kedilerde Beyaz Kulakların Güneş Işığına Bağlı Yangısı

FELİN DERMATİTİS SOLARİS adıda verilen Özellikle beyaz kedilerin (daha çok beyaz kulaklı ve mavi gözlü kedilerin) yoğun güneş ışınlarına maruz kalması sonucu pikmentsiz kulaklarda görülen kronik bir deri yangısıdır.


Belirtiler


Öncelikle pikmentsiz kulak kenarları pembeleşir. Daha sonra yangı oluşur, kıllar dökülür, sulanma ve kabuklanma görülür, lezyonlar kulağın öteki kısımlarına da yayılır. İlk başlarda pek tepki göstermeyen kedi durum ilerledikce kulaklarını kaşımaya başlar ve bu da daha çok tahrişe sebep olur. Beyaz kedilerde aynı durum alt göz kapağının kenarında da görülebilir. Devamlı tekrarlardan sonra bazan yassı epitel karsinoması denilen bir tür deri kanseri gelişebilir.


TeÅŸhis


Özellikle yoÄŸun güneÅŸ ışığına maruz kalan beyaz ve açık renkli kedilerin kulak kenarlarında ortaya çıkan deri deÄŸiÅŸikliklerinde ‘dermatitis solaristen’ şüphelenilir. Karsinomatoz deÄŸiÅŸikliklerden şüphelenildiÄŸinde biopsi yapılır. Dış kulak iltihabı v.s.veya erkek kedilerin kavgaları sonucu oluÅŸan yaralanmalarla karıştırılmamalıdır.


Tedavi


Hayvanların güneşten korunması gerekir. Güneş koruyucu kremler ve gerekirse kortizonlu preparatlar kullanılabilir. Şiddetli ülserasyon ve karsinomda  kulak kepçesinin şirurjikal amputasyonu yapılır.



Kedilerde Beyaz Kulakların Güneş Işığına Bağlı Yangısı

Dişi Kedilerde Kısırlık

Dişi kedilerde çeşitli nedenlere bağlı olarak hamile kalamama ve yavru alamama haline kısırlık denir. Ancak kediler de kısırlık daha nadir görülür.


Kısırlık; doğmasal ve edinsel nedenlere bağlı olarak geçici veya kalıcı olarak şekillenebilir. Bazen hamile kalmış ve doğum yapmış bir dişide bile edinsel nedenlere bağlı olarak kısırlık şekillenebilir.


Sonradan oluşan kısırlıkların tedavi ile giderilme olasılığına karşın doğmasal olan kısırlıkların giderilmesi pek mümkün değildir.


Kısırlık sebeplerini aşağıdaki gibi gruplandırabiliriz;


Dişi genital organlarında yapısal veya işlevsel bozukluklar
Hastalıklar
Beslenme
çevresel faktörler


Dişi genital organlarında yapısal bozukluklar


Doğmasal veya edinsel olarak şekillenebilir. Bu bozukluklar anatomik olarak dişi genital organlarında gelişmiş arazlardır ve genital organlarda normal yapının bozulmasına bağlı olarak çoğunlukla fonksiyonel bozukluklar da gelişmiştir.


Dişi kedilerde infertiliteye neden olabilen ancak nadir görülen kalıcı hymen ve tek kornu olması gibi doğmasal anomalilerde yavru almak çok enderde olsa görülebilir.


Dişi kedilerde nadir olarak görülen hermaphroidismus da bir infertilite sebebidir. Operatif olarak ve hormonal tedavi ile tek cinsiyetli hale getirilebilir ancak yavru almak pek mümkün değildir.


Ovariumdaki gelişim bozuklukları ,ovaryumların tek veya iki taraflı olmaması, ovaryumların gelişmemesi gibi anomalilerde kısırlığa neden olabilir. Ancak ovarium kistleri dişi kedilerde kısırlığın nedenleri arasında , görülme olasılığı en yüksek olan infertilite nedeni olarak sayılabilir. Kedilerde ovarium kistleri genellikle tek taraflı şekillenir. Metastaz özelliği olmamasına karşın klinik belirtilerin geç görülmesine bağlı olarak geç tespit edilir ve operatif olarak ovariohysterectomi yapılarak tedavi yöntemi tercih edildiğinden kalıcı bir infertiliteye neden olur.


Dişi genital organlarında işlevsel bozukluklar


Çoğunlukla kalıcı olmayan ve uygun tedavilerle yavru alma olasılığı yüksek olan fonksiyonel bozukluklardır. Ancak ovariumla ilgili anomalilere bağlı olarak geliştiklerinde kalıcı bir infertiliteye de neden olabilirler. Örneğin ovariumların olmamasına bağlı olarak yumurta üretiminin yokluğu kalıcı bir infertilite nedenidir.


Östrusun olmaması , düzensizliği gibi seksüel siklus ile alakalı bozukluklar infertilite nedenleri arasında sayılabilir. Ancak kedilerde, sık östrus nedeniyle hormon uygulamaları ve buna bağlı olarak ovaryum kistleri, pyometra ve metritis şekillenmesine bağlı infertilite en sık görülen olgudur.


Ovaryumdaki yapısal bozukluklar, özelliklede kistik ovaryum nedeniyle ovulasyonun olmaması da infertilite nedenlerinden birisidir.


Vulva, vagina ve uterustaki her türlü yapısal değişiklik çiftleşmeye engel olacağından direkt olarak kısırlık nedenleri olarak sayılabilir. Uygun bir tedavi ile giderilebilirler ve yavru almak mümkün olabilir.


Genital Hastalıklar, genital kanalı etkileyerek infertiliteye neden olabilirler. Ancak genellikle medikal tedavilere cevap verirler ve uzun süreli uygun tedaviler sonrasında yavru olmak mümkün olabilir.


Enfeksiyöz karakterli vulvitis, vajinitis ,metritis ve pyometra gibi hastalıklar infertiliteye neden olabileceği gibi Toxoplasma gondi enfeksiyonları nedeniyle de kısırlık oluşabilir.


Yine uterus mukozasında enfeksiyonlar sonucu meydana gelen hasarlara bağlı olarak yavrunun implante olamaması söz konusudur ancak kediler de sıklıkla yavruların mumifikasyonu , masserasyonu ve buna bağlı infertilite şekillenme olasılığı daha yüksektir.


Beslenme ve çevresel faktörler


Dişilerin fertilite yeteneğini etkileyen nedenlerden biridir. Aşırı beslenme, fazla kilolar, proteince fakir gıdalarla beslenme dişilerde fertiliteyi olumsuz etkileyen faktörlerdir. Dişilerde aşırı kilo veya ileri derecede zayıflığında ovulasyon yeteneğini düşürdüğü bilinmektedir.


Bazı dişiler görünürde hiç bir neden olmadığı halde erkek kediyi kabul etmeyebilir. Bu durum sadece o erkek kedi ile ilgili olabileceğinden başka bir erkek seçmek durumun çözümü için faydalıdır. Ayrıca dişiler kendi ortamlarında daha rahat olacağından mekan değişikliği gibi bir nedenle çitleşmeyebilirler



Dişi Kedilerde Kısırlık

Annesiz Yavru Kediye Nasıl Bakılır?

Bir yavru kedinin annesinden ayrılması için ideal dönem 8 haftalık olduğu zamandır. Anne sütü yavru kedinin gelişimi için hayati önem taşıyan besinlerin yanı sıra, onu ilk haftalarda bulaşıcı hastalıklardan koruyacak olan antikorları da barındırır. Bu nedenle yavruları anneden erken ayırmak, onların pek çok sağlık sorununa karşı savunmasız kalmalarına yol açar.


Fakat kimi zaman anne kedi öldüğü, hastalandığı, yavrularını reddettiği ya da bir nedenle onlardan ayrıldığı için yavruların bakımını üstlenmeniz gerekebilir.


Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığınızda neler yapmalısınız?


Eğer yavru kedi 4 haftalıktan büyükse bakımı nispeten daha kolaydır. Daha küçük yavrular için mutlaka öncelikle bir süt anne bulmaya çalışmalısınız. Yaşadığınız yerdeki veteriner kliniklerine, barınaklara, tanıdığınız kedi seven insanlara haber bırakın. Pek çok anne kedi, kendisinin olmayan yavruları da kabul edecektir.


Eğer bir süt anne bulamıyorsanız, anne kedinin yerini siz dolduracaksınız demektir. Her ne kadar gerçek bir annenin yerini tutmak imkansız olsa da, iyi bir bakımla yavruya hayatta kalma şansını vermek sizin elinizdedir.


Isınma


Annesiz bir yavru kediyi bulduğunuz anda yapmanız gereken ilk şey, onu üşümekten kurtarmaktır. Yavru kediler yaklaşık 5 haftalık oluncaya dek kendi vücut ısılarını korumaktan acizdirler. Bu nedenle onu hemen giysilerinizin içine, sizin vücut ısınızı alabileceği bir şekilde koyun ve imkanınız varsa en yakın veteriner kliniğine götürün. Anneden ayrı kaldığı zaman boyunca meydana gelen olumsuzlukları ancak bir veteriner hekim anlayabileceği ve doğru şekilde müdahale edebileceği için, kedi bakımında ne kadar deneyimli olursanız olun bu adımı atlamayın.


Eve döndüğünüzde yavru için evin sakin, hava akımı olmayan bir köşesinde bir yer hazırlayın. Orta büyüklükte bir karton kutunun içine birkaç kat temiz kumaş serin. Naylon, muşamba gibi malzemeler kullanmaktan kaçının. Evinizde varsa bir sıcak su torbası, yoksa bir su şişesinin içine kaynar olmayan sıcak su doldurarak ve şişeyi havluya sararak kutunun içine koyun. Yavruyu havluya sardığınız bu şişenin yanına yerleştirin. Şişenin ağzının kesinlikle su sızdırmamasına ve yavrunun sıcak şişeye doğrudan temas etmemesine özen gösterin. Şişedeki suyu sık sık kontrol edin ve soğudukça yeniden sıcak suyla doldurun. Kutunun altına ya da içine asla elektrikli battaniye gibi ısıtıcılar koymayın.


Beslenme


Yavru henüz kendi kendine yiyemeyecek kadar küçükse, beslenmesi için biberon (petshoplarda ve veteriner kliniklerinde satılan yavru kedi biberonları ya da eczaneden alabileceğiniz en küçük boy biberon) ve veterinerinizden ya da petshoptan alacağınız anne sütünün yerine geçen bir ürün kullanın. Eğer yaşadığınız yerde bunları bulamıyorsanız eczanelerde satılan, yeni doğan bebekler için üretilmiş Taurinli ve Laktozu azaltılmış bir mamayı en küçük boy bebek biberonuyla verebilirsiniz.


Mamayı küçük miktarlar halinde bir seferlik hazırlayın ve artan kısmını yeniden kullanmayın, atın. Mama ne sıcak ne de soğuk olmalı, oda sıcaklığında olmalıdır. Yavru her 3-4 saatte bir beslenmelidir. Eğer insanlar için yapılmış bir biberon kullanıyorsanız, biberonun memesinin üst kısmına küçük bir delik açın; böylelikle hazırladığınız mama rahatça biberonun ağzından geçecektir.


Yavruyu beslemek için kucağınıza bir havlu serin ve yavruyu bu havlunun üzerine karınüstü duracak şekilde koyun. Sırtüstü ya da yan yatırmayın; ensesinden tutarak havaya ya da arka ayakları üzerinde kaldırmayın çünkü bu pozisyonlardayken mamanın nefes borusuna, akciğerlerine kaçması ve yavrunun boğulması tehlikesi vardır. Biberonu ağzına yaklaştırdığınızda kokuyu alıp kendiliğinden memeye yapışmıyorsa parmağınızı hafifçe ön dişleri arasına sokarak, kesinlikle zorlamadan ağzını açın ve biberonun ucunu ağzına yerleştirin. Bunu yaptığınızda emmeye başlamalıdır. Eğer yavru emmiyorsa zorla içirmeye çalışmayın, derhal veterinerinize başvurun. Biberonu yere 45 derece açı yapacak şekilde tutun; bu sayede yavru emerken hava kabarcıkları oluşmaz ve hava yutmaz. İstediği kadar emmesine izin verin, bıraktığında daha fazla emmesi için onu zorlamayın. Karnı doyduğunda göbeği hafifçe şişkin yuvarlak bir şekil alacak ve emmeyi bırakacaktır. Yavruyu omzunuza yaslanacak şekilde tutarak çok hafif bir şekilde sırtına parmağınızla vurarak gazını çıkarmasını sağlayın.


Tuvalet


Anne kedi yavrularını emzirdikten sonra onların karnını ve genital bölgelerini yalayarak tuvaletlerini yaptırır. Siz de her beslenmeden sonra aynı işlemi yapmalısınız. Bu işlem için yavruyu bir kağıt havlu üzerine sırtüstü kucağınıza yatırın. Ilık suyla hafifçe ıslatılmış bir pamukla karnından aşağıya doğru bastırmadan, yumuşak hareketlerle masaj yapın. Yavru tuvaletini yaptığında yine hafifçe ıslatılmış bir pamukla temizleyin ve güzelce kurulayın. Eğer yavruda ishal ya da kabızlık oluştuysa hiç vakit kaybetmeden veterinerinize başvurun.


Pireler


Annesiz bir yavru kediyi en kısa zamanda bir veterinere götürmenin bir başka önemi de, yavruyu bir an önce pirelerden arındırmak gerekliliğidir. Pireler bir yavru kedi için son derece tehlikeli olan kansızlığa yol açmalarının yanı sıra, yine hayati tehlike anlamına gelen iç parazitleri de taşırlar. Veteriner hekiminize danışmadan yavruya  hiçbir dış parazit ilacı uygulamayın. Yanlış ürünü kullanmanız, ya da doğru ürünü yanlış doz veya şekilde kullanmanız yavrunun zehirlenmesine yol açabilir.


GeliÅŸim Evreleri


Yavru kediler birinci haftanın sonunda doğum ağırlığının iki katına ulaşırlar. Doğduklarında kapalı olan gözleri 8-12. günde açılır. Başlangıçta mavi olan gözleri iki hafta sonra renk değiştirmeye başlayacak, esas göz rengi 3. ayda belli olacaktır. İki haftalık olduklarında yapışık olan kulakları açılır ve seslere tepki vermeye başlarlar. Üç haftalık olduklarında yürüme girişimleri başlayacak, 4 haftalık olduklarındaysa süt dişleri çıkmaya ve oyun oynamaya başlayacaklardır. Sağlıklı bir yavru kedi iştahlıdır, uyuduğu saatler dışında hareketlidir ve düzenli olarak tuvaletini yapar. Yavru kedinizin iştahında, hareketliliğinde olağan dışı bir durum gözlemlediğinizde (gözlerde çapaklanma, göz veya burunda akıntı, ishal ya da kabızlık, karnın içeri çökük durması, derisini tutup bıraktığınızda hemen eski haline gelmemesi, halsizlik, soluk alıp vermede güçlük gibi) vakit kaybetmeksizin veterinerinize başvurun.


Yarı Katı Gıdaya Geçiş


Yavru 4 haftayı doldurduğunda biberonla beslemenin yanı sıra sulandırılmış konserve yavru kedi mamasını ya da veterinerinizin tavsiyesiyle evde hazırlayacağınız bir mamayı ona verebilirsiniz. Başlangıçta biberonla beslemeye düzenli olarak devam edin fakat gün içinde ona ılık suyla karıştırdığınız mamayı da bir tabakta verin. Mamayla ilgilenmiyorsa zorlamayın. Yavru mamayı yemeye başladığında gitgide biberon öğünlerini azaltın ve bunun yerine mamasını verin. Bu dönemde yavrunun dışkısını dikkatle gözlemleyin. İshal ya da kabızlık şekillenmesi durumunda vakit kaybetmeden veterinerinize başvurun.


5. haftadan itibaren mamadaki su miktarını azaltarak doğrudan konserve mamayı vermeye başlayabilirsiniz. Konserve mamanın yanı sıra ılık yoğurt, haşlanmış ve kemikleri ayıklanmış, küçük parçalar halinde doğranmış ya da blenderdan geçirilmiş et, tuzsuz lor peyniri, haftada bir kez haşlanmış yumurta sarısı gibi gıdalar da verebilirsiniz.



Annesiz Yavru Kediye Nasıl Bakılır?

Kedilerde Akromegali Nedir?

Acromegali çoğunlukla kedilerde görülen hipofiz bezinin iyi huylu tümörlerinden kaynaklanan büyüme hormonunun çok fazla salgılanması sonucu meydana gelen hormonal bir hastalıktır.Genelde 10 yaş üstü erkek kedilerde görülür.


Hastalığın ilginç ve en önemli bulgusu insüline direnç gösteren diyabetli kedilerde görülmesidir.Yani bu hastalığı olan diyabetli kedilerde kan şekeri yüksek insülin dozlarına rağmen düşmemektedir.Bu belirtinin yanı sıra büyüme hormonun fazla salgılanmasına bağlı olarak kafa ,el ve ayaklarda büyüme karnın genişlemesi kilo alma gibi belirtiler tipiktir.Diyabetin kontrol altına alınamamasından dolayı çok su içme çok idrara çıkma kilo alma ,neuropathi ‘ye bağlı arka ayaklarda basış bozukluğu gibi belirtiler de görülür.Bazen tümörden kaynaklanan krizler,mizaç değişikliği görülebilir.


Klinik belirtiler ve muayene bulguları hastalıktan şüphelendirse de kesin tanı için beyin MR ‘ı veya tomogrofisi çekilmelidir.Hastalığın prognozu kötüdür.Kalp ve böbrek gibi organların büyümesine bağlı olarak ölümler görülür.Oratalama ömür 21 aydır( 4-41 ay).Hastalığın tedavisi için radyoterapi ve ilaçlar denenmektedir.


Diyabetli kedilerde neuropathiye bağlı arka ayaklarda basış bozukluğu.



Kedilerde Akromegali Nedir?

25 Ağustos 2013 Pazar

Kedilerde Obezite

*Obezite sadece insanlarda görülen bir sağlık sorunu değildir.Tıpkı insanlar gibi hayvanlar da obez olabilir. Çoğu kedi sahibi kedilerinin şişmanlamış halini daha çok beğeniyor olsa da, aslında kedilerinin büyük sağlık problemleri ile karşı karşıya olduğunun farkında değillerdir.


Kedimin obez olup olmadığını nasıl anlarım?


*Kedimizin ideal kilosundan en az %20 fazla olması şeklinde ifade edilebilir. Kedimizin ideal kilosunu saptamak insanlarda olduğu gibi kolay değildir. Hayvanlarda insanlardakinden farklı olarak beden kitle indeksi ölçümü yapılamadığından, ırklar arası farklılıklar(Bir Tekir, bir Siyam kedisinden daha ağırdır) söz konusu olduğundan Vücut kondisyon skoru baz alınarak obezite teşhisi konulabilir.


*Kedilerin normal bir simetrisi vardır. Arkadan baktığınızda yuvarlak bir görüntüyle karşılaşıyorsanız, kafası vücuduna göre çok küçük duruyorsa ve hayvanın vücudu çok yuvarlaksa artık o kedi obez demektir.


Obezitenin ana nedenleri ;


*Çok fazla gıda tüketimi. ( tıpkı diÄŸer memelilerde olduÄŸu gibi…) Birçok kedinin yemeÄŸi her zaman ulaÅŸabileceÄŸi yerdedir ve ne zaman yemek yemek istese mama kabına gidip yemek yiyebilir. Bu ÅŸekildeki beslenme tek başına obeziteye neden olabilecek çok büyük bir faktördür.


*Genetik olarak yatkınlık. Çok az yemek yese, çok fazla hareket etse bile, hayvanın metabolizması iyi çalışmıyorsa, kolaylıkla kilo alabilir.


*Hormonal dengesizlikler. Kısırlaştırılmış bir kedide olduğu gibi normal seyrindeki bir kedide de  hormonal dengesizlik oluşabilir. Bir hayvanın hormonlarının iyi çalışıp çalışmadığını anlamak için birçok test yapmak gerekiyor.


*Tiroit hormonunun etkisi . Aynen insanlarda olduğu gibi, hayvanlarda da tiroit bezinin normalinden fazla ya da az çalışması obeziteye neden olabiliyor.


Ne yapmalıyız?


*Kedimizi günlük 2 ila 4 küçük öğünler halinde beslemeliyiz. Birçok hayvan sahibi normal porsiyonun üzerinde mama vermeyi daha uygun bulurlar. Bir kedinin öğünü ,bir insanın öğününün yaklaşık 1/25’i oranında olmalıdır


*Kediler, çoğu memeliden farklı olarak karbonhidratları sindiren enzim olarak adlandırılan ve tükrükten salgılanan Amilaz enzimine sahip değillerdir. İnsanlar ve köpeklerde karbonhidratlar ağızda sindirilmeye başlandığı halde kedilerde bu böyle değildir. Kediler insanlar ya da köpeklerden daha düşük ölçülebilir amilaz aktivitesine sahiptirler. Kediler karbonhitrat tüketicisi olarak yaratılmamışlardır.

*Bazı kalitesi düşük kuru mamalar un ve şekeri çok yüksek miktarlarda içerirler. Kilo alımında en etkili olan da yine yağ, karbonhidrat ve şekerlerdir.Bu yüzden içeriğinin ne olduğunu çok iyi bildiğimiz ,sindirilebilirliği ve yararlanımı yüksek olan veteriner diyetlerini tercih etmeliyiz.


*Aldığınız mama sadece tokluk hissi vermemeli aynı zamanda yararlanılabilir olmalıdır.İçeriği sadece nişasta,yağ ve tatlandırıcılarla ,gıda boyalarıyla dolu bir mamanın ne size ne de sevimli dostunuza bir yararı vardır. Satın alınan kuru kedi mamalarının birçoğu özellikle market mamaları ve açıkta satılanlar gıda boyalarıyla ,un şeker ve koruyucu katkı maddeleriyle gerçek bir etmiş gibi pazarlanırlar. Aslında bir çoğunun içinde yararlanılabilir bir protein kaynağı yoktur.Bu şekilde beslenme ile sağlık problemlerine ayıracağınız bütçeyi biraz arttırmanız gerekebilir.


*İdeal bir kedi dieti yüksek protein içermelidir. Kediler büyük karbonhidrat yükünü kontrol altında tutamazlar. Karbonhidrattan zengin bir öğün sonrasında kedinin kan glukoz(şeker)seviyesi normalden çok uzun süre çok yüksek seviyede kalır. Bu şeker hastalığı için risk oluşturabilir.Bu risk aynı şekilde köpekler için de geçerlidir.


*Hepimiz , evcil olmayan kedilerin fare ve kuşları bir gıda kaynağı olarak gördüklerini ve onları yakalamak için nasıl can attıklarını biliriz.Avlanma içgüdüsel bir davranıştır ve vahşi doğadan günümüze aktarılmış bir mirastır.Avlanma karnivorlar (etçiller) için beslenmenin doğal halidir , fare ve kuşlar vahşi bir kedi için mükemmel bir diyettir.Evcil kediler için aynı şeyleri söylemek imkansızdır çünkü avlanarak bir çok hastalığa da davetiye çıkartılmış olunur.


Obezite tehlikeli mi?


*Hem de çok. Obezitenin sebep olduğu bir çok ciddi hastalık vardır;


*Diabetes mellitus (şeker hastalığı)

*Hepatic lipidosis (karaciğer hastalığı)

*Artrit,kalça çıkığı,omurlarda disk problemleri (fıtık)

*Ligament yırtılmaları gibi hareketlerde güçlük yaratabilecek diğer iskelet problemleri

*İdrar yolları hastalıkları (sistit)

*Solunum güçlüğü (akciğer hastalıkları)

*Kalp yetmezliÄŸi

*Böbrek hastalıkları

*Anestezi riskinde artış

*Ameliyat komplikasyonları riskinde artış

*Kabızlık ,aşırı gaz ve pankreas hastalıklarını içeren sindirim sistemi problemleri

*Sıcaklığa karşı hassasiyet

*Deri hastalıkları,Tüy problemleri

*Enfeksiyonlara karşı direncin azalması(Özellikle viral hastalıklara)

*Egzersize karşı hassasiyet (egzersiz intoleransı)

*Ağrı nedeniyle hassasiyet ve sinirlilik hali, huzursuzluk


*Aşırı kilo , vücudun ihtiyacından daha fazla kalorinin alınması sonucu oluşur.. Eğer kediniz kısırlaştırılmış ise daha az kalori harcayacaktır. Aksi halde verilen fazla kalori vücutta yağ olarak depolanacaktır.


*Kedinize verdiğiniz mamanın miktarına dikkat edin. Unutmayın ki birkaç kiloluk bir kedinin  az miktarda ve belirli gramajda mamaya ihtiyacı bulunmaktadır. Ona sevginizi göstermek için ödül yiyecekleri ve ekstra yemek vermek yerine, vaktinizi onunla harcayın ve oyunlar oynayın ona ilgisini çekecek oyuncaklar alın.


Fazla Kiloların verilmesi?


*EÄŸer kedi aşırı kiloluysa yani standartların bir hayli üzerindeyse mutlaka onu veteriner Hekiminize muayeneye götürün. Aşırı kilonun altında yatan sebep bir rahatsızlığa baÄŸlı olabilir ve bilinçsizce uygulanacak diet ve hızlı kilo verme onun saÄŸlığını tehlikeye sokabilir. Gıdası kesilen obez kediler karaciÄŸer yaÄŸlanması (Fatty Liver Syndrome) ile karşı karşıya kalırlar ve bu hastalık ölümcül olabilir… Kilo verme kademeli olmalıdır ve saÄŸlıklı bir diyet ile bol egzersizden oluÅŸmalıdır.


*Çoğu kedi ileri derecede obez değildir. Fazla kiloların sebebi genellikle düzensiz beslenme ve hareket eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Aşağıdaki küçük ipuçları onun olması gerektiği kiloya ve kaliteli yaşam standartlarına kavuşmasını sağlayacaktır.


*Sadece veteriner kliniklerinde satılan kaliteli yemlerden kullanın. Ucuz mamaların içeriği kaliteli değildir ve fazla miktarda katkı içerir. Dolayısıyla biyo yararlığı yüksek değildir, kediniz mamanın çoğunu sindiremeden dışkı olarak atacaktır.


*Mamayı belirli öğünler halinde verin. Mama paketinin üzerindeki ölçülere uyun ve günde 2-3 öğün olarak paylaştırın. Asla ölçüyü aşmayın.


*Obez kedinizi yaş mama ile besleyebilirsiniz.Genellikle kuru mamada daha fazla karbonhidrat bulunmakta ve içeriğinde yeterli derecede su bulunmamaktadır. Yaş mamalar, kedinizin daha çabuk doymasını sağlar ve vücut tarafından daha rahat kullanılır.Kuru mama verdiğinizde de bol ve taze su vermeyi ihmal etmemelisiniz.Yaş mama kullanırken dikkat etmeniz gereken en önemli husus kedinizin ağız ve diş sağlığıdır.Yaş mama hızla tartara neden olabilir!


*En azında normal kilosuna dönene kadar ödül yiyeceklerinden sakının.


*Onunla değişik oyunlar oynayın. Unutmayın ki onun doğasında avlanmak, alan koruma, kışın sıcak ve yazın serin kalabilme, eş bulma ve üreme vardır. Onlar için hareketli ve otomatik oyuncaklar edinin. Onu kovalayın ve onun da sizi kovalamasına izin verin. Kedinize bir kedi ağacı alıp oyuncaklarını üzerine asın ve ilgilenmesi sağlayın. Ağacın üst noktasına biraz çim ve kediotu (catnip) koyun ve hareket edip oraya ulaşması için teşvik edin.


Verilen kiloların korunması?


*Kedinizin fazla kilolarını verdiğinde ve zorlanmadan hareket etmeğe başladığında sakın rehavete kapılmayın ve uyguladığınız programı devam ettirin. Fazla mama vermeyin. Kedinizi hareket etmeye teşvik edin. Unutmayın ki sizin bilinçli davranmanız onun ömrünü ve hayat kalitesini artıracaktır.


Diyebetik Kedi Maması



Kedilerde Obezite

Keçiören Sokak Hayvanları Kısırlaştırılıyor

Keçiören Belediyesi, kurduÄŸu Rehabilitasyon Merkezi’nde sokak hayvanlarının aşırı çoÄŸalmasını önleyici kısırlaÅŸtırma iÅŸlemini gerçekleÅŸtiriyor.


Sahipsiz sokak hayvanlarına kol kanat geren Keçiören Belediyesi, kurduÄŸu Rehabilitasyon Merkezi’nde sokak hayvanlarının aşırı çoÄŸalmasını önleyici kısırlaÅŸtırma iÅŸlemini de gerçekleÅŸtiriyor.


Belediye ekiplerince sokaktan toplanan başıboÅŸ hayvanlara, Rehabilitasyon Merkezi’ndeki uzman veterinerler tarafından kısırlaÅŸtırma iÅŸlemi uygulanıyor. Bu sayede sokak hayvanlarının üremeleri kontrol altına alınarak sayılarının artması önleniyor. Merkezde ayrıca sokak hayvanlarına zoonoz hastalıklarla mücadele amaçlı ilaçlama ve dezenfeksiyon iÅŸlemleri de yapılıyor.


VatandaÅŸlar için hayatı kolaylaÅŸtırıcı tedbir ve düzenlemeleri hayata geçiren KeçiörenBelediyesi, sokak hayvanlarına yönelik uygulamaları ile de dikkat çekiyor. Sokak hayvanlarının, aşırı sıcakların yaÅŸandığı yaz günlerinde su ve yem bulmakta zorlandığını tespit eden Keçiören Belediyesi, ilçede bulunan parklara su ve yem kapları yerleÅŸtiriyor. Ayrıca Keçiören’de bulunan esnaflara da su ve yem kapları dağıtılarak, sokak hayvanlarının suya ve yeme ulaÅŸma seçenekleri artırılıyor.


Bunun yanısıra sahipsiz hayvanlardan birisine sahip çıkmak isteyen vatandaÅŸlar Rehabilitasyon Merkezi’ne bile gitmeden, belediyenin resmi internet sitesine girerekseçimini yapabiliyor. Belediyenin internet sitesinde kısırlaÅŸtırılan sokak hayvanları ile ilgili bilgilere de yer veriliyor.


Keçiören Belediyesi’nin hayvan dostu bir belediye olduÄŸuna dikkat çeken KeçiörenBelediye BaÅŸkanı Mustafa Ak, ilçede yaÅŸayan insanlar kadar diÄŸer canlıların da yaÅŸam hakkı bulunduÄŸunu vurguladı. BaÅŸkan Ak, “DoÄŸanın parçası olan bu canlılara tüm iklim koÅŸullarında hangi ÅŸartları saÄŸlamak gerekiyorsa o ÅŸartları saÄŸlayacak önlemler alıyoruz. Parklara yerleÅŸtirdiÄŸimiz su ve yem kaplarının yanısıra esnaflarımıza da su ve yem kapları dağıttık. Evcil hayvan hastanemiz ve acil hayvan ambulansımızla hayvanlar için tedavi ve bakım hizmeti veriyoruz” dedi.



Keçiören Sokak Hayvanları Kısırlaştırılıyor

Kan Şekerinizi Köpeğinize Sorun

Köpeklerin kandaki şeker oranının düştüğünü anlayabileceği belirlendi. 


İngiltere’deki Bristol ve Dundee Üniversitelerinden bilim adamlarının yaptığı araÅŸtırma, kandaki ÅŸeker düzeyini koklamak için eÄŸitilen köpeklerin ÅŸeker hastalarını hipoglisemi atakları (kandaki ÅŸeker oranının düşmesi) konusunda uyarabileceÄŸini gösterdi. Bilim adamları, hastaların nefesini ve terini koklayarak eÄŸitimli köpeklerin kandaki ÅŸeker oranının düştüğünü belirleyebileceÄŸi, havlayarak, sürtünerek ya da ısırarak sahibini uyarabileceÄŸini belirtti.


5-66 yaşındaki 17 ÅŸeker hastasının katıldığı araÅŸtırmada, özel eÄŸitimli bir köpek hipoglisemiyi anlama konusunda oldukça baÅŸarılı oldu. Katılımcılardan 12′si köpek sayesinde yaÅŸam kalitelerinin arttığını vurguladı.


Kandaki şeker düzeyindeki değişikliklerin nefes ya da ter kokusunu da değiştirdiğini belirten araştırmacılar, hipoglisemi krizi korkusunun hastaların hayatına normal devam etmesini sınırlandırdığına, psikolojilerini etkilediğine ve çoğunlukla eve kapanmalarına yol açtığına dikkati çekti.


“PLoS ONE” dergisinde yayımlanan araÅŸtırmada, eÄŸitimin çok zor ve masraflı olması nedeniyle “köpek bakıcı” imkanının henüz çok sınırlı kaldığı da belirtildi.



Kan Şekerinizi Köpeğinize Sorun

Kedi Kurtarmaya Mahkeme Kararı

20130822-000195-01-640x360


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


BursaÂ’’da ev sahibiyle kiracısı mahkemelik olduÄŸu için kilitli olan binada mahsur kalan yavru kedi, 3 gün mahsur kaldığı yerden mahkeme kararıyla içeri girilerek kurtarıldı.


Edinilen bilgiye göre Yeşil semtinde kullanılmayan ve kapısı kilitli olan sanat galerisine giren küçük kedi, binada mahsur kaldı. Miyavlama sesi üzerine vatandaşların haberverdiği itfaiye ve polis ekipleri, minik kediyi kurtarmak için seferber oldu ancak mahkemelik olan binaya giremeyen itfaiye ekipleri polisten yardım istedi.


Olay yerine gelen polis, nöbetçi savcının talimatıyla eve girmek için izin aldı. Bunun üzerine harekete geçen itfaiye ekipleri, 2. katın camına merdiven dayayarak binaya girdi. İtfaiye eri tarafından bitkin halde bulunan yavru kedi veteriner filesi ile yakalandı. Esnaf ve vatandaşlar, 3 gündür feryatlarını duydukları kedinin kurtarılmasının ardından büyük mutluluk yaşadı.


Esnaf Hüseyin Berksun, “Evin çatısında problem olduğundan dolayı yavru kedi oradan içeri düşmüş. Evin içinden 3 gündür kedi sesleri geliyordu. Mahsur kalan kediye biz kırık camdan su ve süt vermeye çalıştık. Sesleri duyduktan sonra emniyete ve itfaiyeye haber verdik” dedi.



Kedi Kurtarmaya Mahkeme Kararı

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Süs Havuzundan Su İçmek İsteyen Köpek Elektrik Akımına Kapılarak Öldü

İzmit kent merkezinde bulunan Yeni Cuma Camii Parkı içersindeki süs havuzundan su içmek isteyen ‘Bella’ isimli golden cinsi köpek elektrik akımına kapılarak havuzun içerisinde öldü. KöpeÄŸin sahibi Nurcan Çetinkaya olay yerinde sinir krizi geçirdi.


İlginç olay, saat 18.00 sıralarında meydana geldi. Nurcan Çetinkaya, golden cinsi ‘Bella’ ve ‘Sindy’ adlı iki köpeÄŸini gezmeye çıkardı. Hava sıcaklığının ve nemin çok yüksek olduÄŸu İzmit’te insanlarla birlikte hayvanlarda bunalırken ‘Bella’ isimli köpek biranda sahibinin yanından ayrılıp süs havuzuna yöneldi. Buradan su içerken serinlemek için de havuza giren köpek biranda elektrik akımına kapıldı. Süs havuzunun içinde bazı elektrik kablolarının kaçak yaptığı anlaşıldı. KöpeÄŸinin can çekiÅŸtiÄŸini gören sahibi Nurcan Çetinkaya çığlık çığlığa yardım isterken köpeÄŸin elektrik akımına kapıldığını anlayan vatandaÅŸlar müdahelede bulunamadı.


Olay yerine çağırılan saÄŸlık ekipleri, sinir krizi geçiren Çetinkaya‘yı ambulansla KocaeliDevlet Hastanesi’ne götürdü. Polis olayla ilgili soruÅŸturma baÅŸlatırken, süs havuzundaki kaçak için ekipler çalışma baÅŸlattı. Olayı gören vatandaÅŸlarda elektrik akımına insanlarda kapılıp ölebilirdi, önlem alınmalı diye tepki gösterdi. – İzmit



Süs Havuzundan Su İçmek İsteyen Köpek Elektrik Akımına Kapılarak Öldü

Buda Yerli Garfield

İzmirli Taçmahal ailesinin sokakta bulup bakımını üstlendiği Tekir isimli kedi, henüz 2,5 yaşında olmasına rağmen 10 kiloluk görünümü ile şaşırtıyor.


Gittikçe artan kiloları yüzünden yürümekte zorluk çeken Tekir’in iştah kabartan beslenme şekline veterineri tarafından diyet listesi ile ambargo konuldu.

İzmir’in Konak ilçesi Kahramanlar semtinde yaşayan Taçmahal ailesinin Tekir isimli kedisi, çoğu köpek cinsinden büyük görünümü ile görenleri şaşırtıyor.


Taçmahal ailesinin İzmir Fuarı’nda bir ağaç dibinde bulduğu ve sahiplendiği Tekir, kısa zamanda uysal görünümü ile de mahalle sakinlerinin sevgisini kazandı ve mahallenin maskotu oldu.


BASKÜLÜ SEVMİYOR, DİYETTE ZORLANIYOR

Sahipleri ile birlikte aynı evde kalan ancak kısa sürede midesine düşkünlüğü ile aldığı kilolar yüzünden bakımı zorlanan Tekir bir süre sonra kendisi için oluÅŸturulan özel bir alanda yaÅŸamaya baÅŸladı. Tekir’in fazla kilolarının önüne geçmek isteyen aile, soluÄŸu veteriner hekimde aldı ve Tekir için özel bir diyet listesi oluÅŸturuldu. Kilo takibi yapılması gereken Tekir’in baskül ile arasının da iyi olmadığı görüldü.


LAKABI ‘GARFİELD’

Tekir’in sahibi Perihan Taçmahal, kedisine mahalleli tarafından ‘Garfield’ lakabının takıldığı belirterek; “ Yavru olarak Fuar’da bulduk. Özellikle kızım çok itinalı olarak baktı. Şuanda 2,5 yaşında. Önceden vitaminli mamalardan yiyordu ama artık diyet mamalara başladı. Tekir çok uysaldır. Çocuklar bile onunla oynayabiliyor. Beğendiği ev yemekleri de var. En çok tavuk seviyor. Çorba içiyor, köfte yiyor ve çorba sularını içiyor. Ancak diyette olduğu için kutu mama sadece yiyor. Diyette zorlanıyor tabi bazen ev yemeklerinden biraz veriyorum yine. Mahalleli Tekir’e ‘Garfield’ lakabını taktı. Yoldan geçenlerin de dikkatini çekiyor” diye konuştu.

Yoldan geçen bazı vatandaşlar Tekir’in köpek büyüklüğünde bir görünümü olduğunu belirterek şaşkınlıklarını şu sözler ile dile getirdiler: “ Çok büyük bir hayvan. Gece görsem köpek diye korkarım. Kilosu da oldukça fazla çok kiloluymuş.”



Buda Yerli Garfield

20 Ağustos 2013 Salı

vs

svsv



vs

Köpeğe İşkence

ADANA’da bir grup çocuk, yakaladıkları sokak köpeÄŸinin boynuna zincir baÄŸlayıp köprüden sulama kanalına atarak iÅŸkence yaptı.


Merkez Seyhan İlçesi’ndeki Gülbahçe Mahallesi’nin Karasu Mevkii’nden sıcaklardan bunalan çocuklar, serinlemek için Devlet Su İşleri’ne ait sulama kanalına geldi. Bu sırada kanal kenarında dolaÅŸan sokak köpeÄŸini yakalayan çocuklar, hayvanın boynuna zincir taktı. KöpeÄŸi sürükleyerek kanal kenarına götüren çocuklar, akan suya fırlattı. Akıntıda sürüklenmeye baÅŸlayan köpek, suya bata çıka köprünün altından diÄŸer tarafa geçti. Kulaç atarak kıyıya çıkmak isteyen köpeÄŸi yakalayan çocuklar aynı iÅŸlemi tekrar tekrar yaptı.


Dakikalarca işkence yapılan köpek, yorgunluktan bitkin düştü. Köpeğin can çekişmesine dayanamayan bir çocuk, arkadaşlarının elinden kurtarıp serbest bıraktı.



Köpeğe İşkence

Rakun, Ayı ve Köpek Karışımı Hayvan

Bilim adamları yeni bir memeli türü keÅŸfetti. “Olinguito” adı verilen sevimli hayvan rakun, ayı ve köpeÄŸin karışımı bir görüntüye sahip.


Ekvator ve Kolombiya ormanlarında rastlanılan rakun türlerinden farklı özelliklere sahip olan olinguitonun rakungillerden olan olingodan daha küçük dişlere ve kafaya sahip olduğu ifade edildi.


Kuzey Amerika’daki birçok noktada olingolardan daha yüksek yerlerde yaşadıkları tespit edilen olinguitolarla ilgili olarak Smithsonian Enstitüsü yöneticilerinden Kristoger Helgen ise, “Yağmur ormanlarında yaşayan birçok hayvan gibi yalnızca geceleri dışarı çıkıyor. Islak, karanlık ve bulutlarla kaplı yerlerde bu hayvanları bulmak çok zor” şeklinde konuştu.



Rakun, Ayı ve Köpek Karışımı Hayvan

Adananın kedileri dondurmaya bayılır

Ramazan ayının bitmesiyle birlikte bastıran sıcak hava, Adana‘da etkili olmaya devam ediyor. Yurdun bir bölümünde yaÄŸmur görülse de gün içerisinde sıcaklığın 37 derece nemin ise yüzde 90′lara vardığı Adana’da hissedilen sıcaklık 55 dereceye kadar yükseliyor. Özellikle saat 11.00 ile 16.00 arasında hissedilen sıcaklık tüm canlıları olumsuz etkiliyor.


Vatandaşlar biraz daha serin olan parklara akın ederken, sıcaklardan insanlar kadar hayvanlar da etkileniyor. Sıcaktan etkilenen bir kedi ise stajyer polis tarafından dondurma yedirilerek serinletildi. Polis, dondurma yerken kedinin kendisine bakması sonucu, kalan dondurmasını yavru kedi ile paylaştı. Sıcaktan bunalan kedi de, polisin verdiği dondurmayı son kaşığına kadar yedi. Kedi daha sonra, dondurma kutusunda arta kalan dondurmaları da yalamaya devam etti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre gece güneş batsa da nem arttığı için hissedilen sıcaklık 35 dereceyi düşmüyor.


Özellikle gece yarısından sonra nemden dolayı hissedilen sıcaklık artıyor. Adana’da 5 gün içinde ise en yüksek hava sıcaklığı 37, en düşük ise 33 derece beklenirken, nemin ise yüzde 40′ın altına düşmemesi tahmin ediliyor. (İHA)



Adananın kedileri dondurmaya bayılır

Rengi Dişi Kendisi Erkek Kedi

MuÄŸla’nın Marmaris ilçesinde milyonda bir yaÅŸanan olay meydana geldi. Armutalan kedi barınağında yaÅŸayan 6 aylık yavru kedinin genetik bozukluÄŸu olduÄŸu tespit edildi. Görünüşte diÅŸi olan kedinin erkek olduÄŸu ortaya çıktı.Armutalan Belediyesi Sokak Hayvan KısırlaÅŸtırma Merkezi’nde görevli “Kedilerin Annesi” lakaplı, İskoç Jeannie Thirkill’in kedi barınağındaki bu 6 aylık yavru kedi ilgi odağı oldu.3 ay önce barınaÄŸa yakın bir yere 4 adet yavru kedi bırakıldı. Kedileri barınağı alıp beslemeye baÅŸlayan Jeannie Thirkill, bir gün yavru kedilerin bakımını yaparken içlerinden birinin 3 renkli olmasına raÄŸmen erkeklik organı bulunduÄŸunu farketti. 60 yıldan bu yana kedilerle uÄŸraÅŸan İskoç kadın ilk defa 3 renkli erkek bir kedi görünce ÅŸaÅŸkına döndü ve durumu veterinere haber verdi.BarınaÄŸa gelen veteriner kediyi muayene etti. Kedinin erkek olmasına raÄŸmen sadece diÅŸilerde görülen 3 rengi bulunuyordu.


Yapılan tetkikler sonunda 6 aylık yavru kedinin genetik bozukluğu olduğu anlaşıldı. Marmaris’te kedi anne olarak bilinen Thirkill, kediye erkek Cerry , dişi olarak da Cessie adını koydu. Kedi barınakta normal yaşamına devam ediyor.Barınağın sorumlusu Jenannie Thirkill yaptığı açıklamada , ilk defa böyle bir olayla karşılaşınca çok şaşırdığını söyledi. Thirkill “ Bir gün kedilerin vücut bakımını yapıyordum. Kedilerden birinin dişilerde olan 3 rengi olmasına rağmen erkeklik organının olduğunu fark ettim. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. Veteriner çağırdım. Oda çok şaşırdı. Barınakta bir mucize oldu sanki “şeklinde konuştu.


Kediyi muayene eden Veteriner Hekim Behçet Düzgün de, 25 yıllık meslek hayatında ilk defa böyle bir kedi gördüğünü belirterek genetik bozukluk sonucu oluşan bir tablo. Normalde cinsiyet iki kromozomun eşleşmesi ile belirlenir. Ancak bu kedide kromozomlar karıştığı için rengi dişi olmasına rağmen erkeklik organı vardır. Düzgün, kromozon bozukluğundan dolayı kedinin erkeklik organının bulunmasına rağmen sperminin olmadığını saptadıklarını kaydetti.



Rengi DiÅŸi Kendisi Erkek Kedi

Test Post from PatiBlog® Minik Patiler Hakkında Her�ey

Test Post from PatiBlog® Minik Patiler Hakkında Herşey http://patisepeti.com/blog

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Rengi Dişi Kendisi Erkek Kedi

MuÄŸla’nın Marmaris ilçesinde milyonda bir yaÅŸanan olay meydana geldi. Armutalan kedi barınağında yaÅŸayan 6 aylık yavru kedinin genetik bozukluÄŸu olduÄŸu tespit edildi. Görünüşte diÅŸi olan kedinin erkek olduÄŸu ortaya çıktı.Armutalan Belediyesi Sokak Hayvan KısırlaÅŸtırma Merkezi’nde görevli “Kedilerin Annesi” lakaplı, İskoç Jeannie Thirkill’in kedi barınağındaki bu 6 aylık yavru kedi ilgi odağı oldu.3 ay önce barınaÄŸa yakın bir yere 4 adet yavru kedi bırakıldı. Kedileri barınağı alıp beslemeye baÅŸlayan Jeannie Thirkill, bir gün yavru kedilerin bakımını yaparken içlerinden birinin 3 renkli olmasına raÄŸmen erkeklik organı bulunduÄŸunu farketti.


60 yıldan bu yana kedilerle uğraşan İskoç kadın ilk defa 3 renkli erkek bir kedi görünce şaşkına döndü ve durumu veterinere haber verdi.Barınağa gelen veteriner kediyi muayene etti. Kedinin erkek olmasına rağmen sadece dişilerde görülen 3 rengi bulunuyordu. Yapılan tetkikler sonunda 6 aylık yavru kedinin genetik bozukluğu olduğu anlaşıldı. Marmaris’te kedi anne olarak bilinen Thirkill, kediye erkek Cerry , dişi olarak da Cessie adını koydu.


Kedi barınakta normal yaşamına devam ediyor.Barınağın sorumlusu Jenannie Thirkill yaptığı açıklamada , ilk defa böyle bir olayla karşılaşınca çok şaşırdığını söyledi. Thirkill “ Bir gün kedilerin vücut bakımını yapıyordum. Kedilerden birinin dişilerde olan 3 rengi olmasına rağmen erkeklik organının olduğunu fark ettim. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. Veteriner çağırdım. Oda çok şaşırdı. Barınakta bir mucize oldu sanki “şeklinde konuştu. Kediyi muayene eden Veteriner Hekim Behçet Düzgün de, 25 yıllık meslek hayatında ilk defa böyle bir kedi gördüğünü belirterek genetik bozukluk sonucu oluşan bir tablo. Normalde cinsiyet iki kromozomun eşleşmesi ile belirlenir. Ancak bu kedide kromozomlar karıştığı için rengi dişi olmasına rağmen erkeklik organı vardır. Düzgün, kromozon bozukluğundan dolayı kedinin erkeklik organının bulunmasına rağmen sperminin olmadığını saptadıklarını kaydetti.



Rengi DiÅŸi Kendisi Erkek Kedi