Sahibinden daha çok takipçisi olan köpeğin bakın hangi yönü insanları çekiyor.
Instagram'da Bu Köpeğin 53 Bin Takipçisi Var
Sahibinden daha çok takipçisi olan köpeğin bakın hangi yönü insanları çekiyor.
Kafes ve salmaların bakımında en önemli konuların başında temizlik gelir. Temizliğine özen gösterilmeyen kuş kafesi ve salmalarda yaşayan kuşlar için hastalıkların ve parazitlerin etkisiyle sağlıklarının bozulması kaçınılmaz bir sonuçtur. Kuşkusuz, bir hastalıkla tedavi amacıyla uğraşmaktansa, o hastalığın doğmaması için önlemler almak çok daha kolaydır. Temizlik kavramıyla anlatılmak istenen, yalnızca kafesi veya salmanın temizliği değil, aynı zamanda kuşların temizliğidir. Bu temizlik, günlük ve haftalık olmak üzere iki bölümde ele alınabilir.
Günlük temizlikte yapılacak işleri şöyle sıralayabiliriz ;
1- Temizlik tercihen sabah saatlerinde yapılmalıdır. İlk iş olarak yemlikler, suluklar, yemişlik ve eğer kirlenmişse tünekler, kafesin sürgülü tabanıyla birlikte çıkartılarak, temizliğin yapıldığı ve yemlerin tazelendiği yerlere götürülür. Tünek başlıklarında bulunan , bitlere karşı konan toz gereğinde temizlenir.
2- Kaplar temizlenir, su ve yemlikler, gereken özen gösterilerek tazelenir. Kafesin tabanına eğer taban kumu serilmekteyse, buradaki dışkı ve yem artıkları toplanır. Muhabbet kuşlarının dışkıları kuru olduğu ve yemleri aşırı oranda dağıtmadan yedikleri için bu işlem o denli zor değildir. Taban kumu serilmiyorsa, kafes tabanına tabanı koruyan, temizlikte kolaylık sağlayan kalın paket kâğıtlarından uygun ölçüde kesilerek kullanılması yararlı olur.
3- Bütün bu tazeleme ve temizleme işleri tamamlandıktan sonra herşey yerli yerine konulur.
4- Kafesin bulunduğu oda, kuş hava akımlarının ortasında kalmayacak, rahatsızlanmasına neden olabilecek bir etkiye uğramayacak biçimde havalandırılır. Bu çok önemli bir noktadır. Kuşların en büyük gereksinimlerinden biri de temiz havadır. Ancak bunu sağlarken hastalanmasına neden de olmamak gerekir.
Kafes ve salmaların bu günlük bakım ve temizliklerinden başka, haftada veya onbeş günde bir daha büyük ve ayrıntılı temizlik yapmak yararlı bir zorunluluktur. Bu büyük temizlikte, kafeslerin ve salmaların her yeri inceden inceye temizlenir. Hiçbir yerde yem artığı ve pislik bırakılmaz. Kafesler sodalı sıcak sularla silinir, tünekler iyice temizlenir. Tünek başlarına pamukla konulan pire tozları yenilenir. Yuva kutularına, salmanın kapı, pencere gibi tahta bölümlerinin ek yerlerine, çatlaklarına ve aralarına, bir litre suya iki kaşık izotox konularak hazırlanacak eriyikten bir süngerli sürülerek dezenfeksiyon sağlanır.
Öncelikle belirtmek isterim.Ben 12 yaşımdan beri akvaryumla haşır neşirim.yaklaşık 7-8 sene aktif olarak balık besledim.arada bir kaç yıl kaldırmıştım.
Bu sürede beslediğim sayısız balık 40 a yakın türlerde çeşitli deneyimlerim oldu.Bir çok cinsi üretme şerefine eriştim.
Sizlerle bu bilgilerimi paylaşmak istedim.Vereceğim bilgiler sadece hobicilere bir fikir vermek amacıyladır.
İlk önce akvaryumu alma nedeniniz nedir? Dekoratif amacıyla mı? Çok sevdiğiniz bir balığı beslemek mi? İzlerken stres atayım mı?
Akvaryum alırken nedeniniz ne olursa olsun 100lt den düşük bir akvaryum almamanız.Bunun nedeni besleyeceğiniz balıkların doğal ortamını sağlamanız, bunu sağlamanız için de 100lt den fazla bir akvaryum gerekir.Bu tamamen biolojik nedenlerden kaynaklanmaktadır.
Büyük akvaryumun bakımı zor olur görüşü tamamen yanlıştır.akvaryumunuz ne kadar büyükse periyodik bakımı o kadar uzun süreye yayılır.Ve periyodik bakım dediğimiz olay küçük bir akvaryumla büyük bir akvaryum aynı vaktinizi alır.
Hemde büyük akvaryumda denge küçük akvaryumlara göre çok kolay sağlanır.
Nedir bu denge?deyip duruyorsun?
Akvaryumdaki denge beslediğiniz balığın doğal hayatındaki su değerleridir.PH,KH, nitrit oranları gibi parametrelerdir.suyun sertlik derecesi vs. Peki bu denge nasıl sağlanır?
Bu denge besleyeceğiniz balıkların n.ş. değerlerine bakılarak yapılır.örneğin beslediğiniz balık ph 6,7.5 arası istiyorsa suya ph yükseltici malzemeler koyulur.ben ilaç tavsiye etmiyorum. örneğin yumuşak suda yaşayan bir balıksa suya biraz mango ağacı kökü koyabilirsiniz. Ya da sert su istiyorsa mercan koyarsanız suyu sertleştirir.
Haa ne olur bu değerleri sağlamazsak? Ben suyumu koyarım balıkları içine atarım süsümüde koyarım oh tamam.
Olmaz.Balığınız yaşar ama mutsuz yaşar.Doğal hayattaki rengini asla göremezsiniz.Belki asla üremeyecektir.Ya da ne bileyim gerçek kur yapma hareketini asla göremeyebilirsiniz vs vs.
Akvaryumculukta ilk amaç beslediğiniz balıkların doğal ortamını yaratıp onları mutlu etmektir.Siz hiç bitkisiz bir yerde doğal hayatında yaşayan bir balığın akvaryumunu bitki ile donatırsanız belki akvaryum göze hoş görünür ama balık asla o bitkilere alışamayacaktır.alışsa bile balığınızın doğal güzelliğini,hareketlerini göremeyebilirsiniz.
Benim akvaryumum var balıklarımda gayet mutlu,hatta yavruladı.ben senin söylediklerinin hiçbirisini yapmadım? diyenler çıkabilir.Muhtemelen beslediÄŸi balıklar zaten hiçbiÅŸey gerek olmadan kendi suyu kendi doÄŸal ortamına yakın olabilir.ya da nesilden nesile çiftlikte üretilen balıklar olabilir.örneÄŸin türk discus diye bir tür çıktı.vitamin takviyesi ile bu discuslar deÄŸiÅŸti.ne ph deÄŸeri ne kh deÄŸeri bu balıkları etkilemiyor.bağışıklık kazanmışlar yani.ama balıkları gelde renklendir.2 yaşına kadar soluk soluk geziyorlar. gibi…
Şimdi yeni başlamayı düşünenlere.
Tekrar edeyim en az 100lt. benim idealim ilk baÅŸlarken 100×40(h)x30 ölçülerine yakın bir akvaryum.
Seçeceğiniz balıklar ise size ideal olmalı.ne ph değeriyle uğraşmalısınız nede sertlik vs.
Örneğin canlı doğuranlar.Moly,lepistes gibi.Bunlar harika balıklar bence.Hele lepisteslerin seyrine doyum olmaz.Akvaryum içinde su sirkulasyonu sağlarsanız çok sevinirler.Akıntıya karşı yüzmeyi çok severler.Bol bitkili bir düzen kurarsanız yavrularına kaçacak yer sağlamış olursunuz.Kendi hallerine 8 lepistesi bırakırsanız bol bitkili bi akvaryumda 6 ayda 300 yavru lepistesiniz olabilir.Yani 1-Canlı doğuranlar.
Bir diğer alterntif Japon balıkları.Ama bu balıkları üretemeyebilirsiniz.ilk başlangıçta.Ben tavsiye etmiyorum bu balıkları.Görünüşleri güzel ama zeki olmadıklarını biliyorum.Bitkiyi severler.Nasıl severler? yemek için  2-Japon
Yeni baÅŸlayanlara son alternatifim Tetra’lar.ÖrneÄŸin Neon tetra.Tetrazon.Black tetralar vs. Bunlar sürü halinde yaÅŸamayı severler neonları 6-8 li grup halinde alırsanız iyi olur.Bu hayvanları üretmekte çok zordur.Tetrazonlar saldırgandır.
İlk başlangıçta chiclid türlerini almayın.Güzel olsalar bile almayın.Sabredin onların sırası gelecek.Unutmayın Melek balığıda bir chiclid.ondanda uzak durun.Üstteki ideal balıklardan japonlara yönelmezseniz 3 ay sonra melek balığına geçebilirsiniz.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus balıkların birbirleriyle dost/düşman ilişkileri.
ÖrneÄŸin bir japonun yanına lepistes ya da tetraları koyarsanız japonun kuyruÄŸu yok olabilirÂ
Balıklar tamam akvaryum tamam.Başka ne gerekli?
İlk önce suyun temizliği için bir filtre.Benim tavsiyem Dış filtre. Dış filtre alınca birde hava motoru gerekli.oksijen için.
eğer iç filtre(15milyondan başlar) alırsanız hava motoruna gerek kalmaz ama dış filtre en iyisidir her zaman.60milyondan başlar.bu filtrelerde en iyi marka EHEIM.
Birde Isıtıcı gerekli.Bu balıkların %90 ı tropik oldugu için sıcak suda ort 26-28oC de yaşarlar.Ayarlı bir ısıtıcı en ideali.Kendinden ayarlılarda iş görür.10milyondan başlayan ısıtıcılar var.
Birde akvaryumunuzu aydınlatacak ışık lazım.Benim tavsiyem Daylight diye geçen floresan tipi lampalar.Beyaz değil day
Akvaryumumuzu kurduk.Mümkünse arkasına birde arkaplan yapıştırdık ya da imal ettik.
bunu plastik bir levhaya silikonla kaya parçalarını,kum ve taşları yapıştırarak yapabiliriz.
Ya da hazır satılan akvaryum arkasına yapıştırılan ıslanmaz manzara resimleri vs.
Neden bunu söyledim? Çünkü balıklar akvaryumda 4 tarafında açıklıktan
pek hoşlanmazlar her zaman ürkek davranırlar.
Akvaryum arkasında sabit bir resim olursa hem akvaryumunuz güzel görünür hemde balıklarınız rahatlar.
Yeni başladınız ve Moly,Lepistes gibi balıklar edindiniz.Bu balıkları 1 erkeğe 2-3 dişi
düşecek şekilde almanızda fayda var.Pekii akvaryuma kaç tane balık koymalıyım? Şöyle bir yöntem var.
Akvaryumunuzun boyu ne kadar 100cm. balıklarınızın boyu ne kadar? örneğin Lepistes 5-6cm.
100/6=15-20 lepistes besleyebilirsiniz.Daha fazlası akvaryumunuzda biyolojik denge bozukluklarına yol açar.
Nasıl yani? çünkü çok balık=çok yem=çok dışkı buda çok fazla toksik bakteri oluşumu.
Tamam akvaryum herşeyiyle hazır.Balıklarım pür neşe.Bitkilerim iyi durumda.Aradan 1 ay geçti akvaryumun suyu yeşil-sarı gibi?
Yeşil-sarı renk su suyun kirliliğini göstermez.aksine oturmuş bir akvaryumun suyu bu renk olur ama çok koyu değil tabi.
Berrak bir su iyi bir akvaryum suyu değildir.berraktan kastım safir gibi bembeyaz su yani.ilk doldurdugunuzda böyle olur ama
iyi değil.bunu kafanıza yerleştirin.içinde sıfır yararlı bakteri.balıklarınız çok zor günler geçirebilir.
Hastalanabilir. Akvaryum suyu çeşmeden doldurulabilir. Aşırı kireçli ise herhangi bir kaynak suyu olabilir.ancak
konulmadan önce 2-3 gün ağzı açık bir kovada/bidonda dinlendirilmelidir.
Suyu koyduktan sonra ilaç olarak yok kireç indirgeyici bilmem azot indirgeyici gibi ilaçlara başvurmayın.ilaç en son
çareniz olmalı.azotmu yüksek bitki dikin.nitritmı yüksek? havalandırmayı artırın. gibi..
Daha birsürü konu var ama ben akvaryum bakımından ve su değişiminden bahsetmek istiyorum.
Akvaryum bakımı akvaryum büyüklüğüne göre 1-2ay periyodunda yapılmalıdır.küçük akvaryumlarda
bu periyod kısa büyüklerde uzundur.
bunun nedeni az su daha çabuk kirlenir.
Akvaryum bakımında dikkat edilecek en önemli nokta asla ve asla akvaryumunuzun suyunun tamamen boşaltılmamasıdır.
Suyu değiştirme işi lafın gelişidir.Aslında akvaryum suyu hiçbir zaman tamamen değiştirilmemelidir.
maksimum %60 civarında su çekebilirsiniz.
benim tavsiyem 1 ayda bir %30 su deÄŸiÅŸimi her 3 ayda bir %70 su deÄŸiÅŸimidir.
Filtrenizin temizliği ise gözlemlerinize göre yapılmalıdır.örneğin 1 ay sonraki ilk temizlemede
filtreniz çok kirlenmişse 1 ayda bir
temizleme yapmanız uygundur.yok pek kirli değildi derseniz 2 ayda bir temizlesenizde olur.
Filtre temizleme konusunda dikkat edilecek en önemli husus filtre süngerinin/malzemesinin asla çeşme suyu
ya da deterjanla temizlenmemesidir.Akvaryumdan çekeceğiniz bir miktar su ile filtrenizi yıkamalısınız.
unutmayın çeşme suyu herzaman yeni bir bakteri demektir.
Hmm %30 su çekiyorum ama akvaryumum hiç temizlenmiyor gibi? öyleyse bir dip süpürgesi yapmanız gerek.nasıl mı?
ufak bir pet şişenin altını keseceksiniz ucuna uygun bir hortum takacaksınız pet şişeyi kumlara/suya daldırıp
dipten çalkalayarak su çekeceksiniz.
dipe inen pislikler böylece temizlenir.
Kayalarım yosunlandı diye onları çıkarıp yıkamayın.inanın öyle daha güzeller.peki camınız yosunlandı? ozaman
mıktanıslı silecekler yardımı ile silin.
ya da doğal çözüm vatoz balıklarıdır.benim tavsiyem dikenli ancistrus.cüce vatoz diye geçebilir.
gece gündüz çalışır.ilk başlangıçta 100lt ye bir çaykaşığı tuz atmıştıkya en iyotsuzundan,
su devrindede çok az miktarda eritip koyarsanız iyi olur.
Yeni balık mı aldınız?hemen akvaryumunuza salıvermeyin.önce geldiği poşetin dışını balık içindeyken
yıkayın sonra akvaryumunuzun içine poşetiyle koyun.poşetteki suyun sıcaklıgı sabitlensin.sonra salıverin.
Tabi bunu yeni balıkların sağlıklı oldugundan emin oldugunuzda yapın.
değilseniz başka bir kaba koyarak onları 2-3 gün karantinada tutun.
Balıklarım hastalandı?hemen balığı ayırın.kesinlikle ölecek diye canına kıymayın.hastalığını
akvaryumcuya anlatın %60-70 ilacı vardır iyileşir.
Buraya yazmak istiyorum ama çok çeşitli hastalıklar var.en çok görüleni mantar.bir şekilde
balıklarınız bu hastalığa yakalanabilir.
Bulaşıcıdır önlem alınmazsa akvaryumunuzda canlı balık kalmaz.balıklarda beyaz lekeler halinde görülür.
daha sonra kuyruk erimesi,yüzgeç yırtılması/erimesi gibi belirtileri vardır.Mantar ilacı bulunur.
Mantar gözlemlediğiniz balığı başka bir yere ayırın ve ilaçlayın.eğer diğer balıklarınızdada görülüyorsa akvaryumun tümünü ilaçlayın.
ilaçlı şekilde bir akvaryum en fazla 2 gün durmalı daha sonra %60 su değişimi uygulayın.mantar hastalığına
önlem olarak öncede söylediğim gibi suya tuz katmaktır.
Ayrı kaba aldıgınız mantarlı balığı 20lt ye 1 çay kaşıgı ölçekli tuz katın ve o bol tuzlu suda 2 saat bekletin.sora suyunu
değiştirin.3 günde iyileşti iyileşti iyileşmedi ölür zaten.
TATLISU AKVARYUMU
BALIK TÜRLERİ
(Gönül isterki buraya hepsinin ayrıntılı özelliklerini, resimlerini koyayım.Şimdilik ana başlıklar halinde idare edin.)
Amerikan Tetraları (American Characins)
Kırmızı Tetra (Hyphessobrycon erythrostigma)
Kardinal Neon (Paracheirodon axelrodi)
Kırmızı Pirana (Serrasalmus nattereri)
Neon Tetra (Paracheirodon innesi)
Red Nose Tetra (Hemigrammus bleheri)
Siyah Neon (Hyphessobrycon herbertaxelrodi)
Canlı DoÄŸuranlar Ailesi (Poeciliidae)Â
Bu ailenin üyeleri genellikle bakımı ve üretimi kolay, akvaryumculuğa yeni başlayanlar için uygun türlerdir. Yumurtalarının karınlarında olgunlaştığı dişiler canlı yavrular dünyaya getirirler.
Black Molly (Poecilia latipinna)
Kılıç Kuyruk (Xiphophorus helleri)
Lepistes (Poecilia reticulata)
Plati (Xiphophorus maculatus)
Velifera (Poecilia velifera)
Çiklitler – Yavrularını Büyütenler (Cichlidae)Â
Orta ve Güney Amerika Çiklitleri
Orta ve Güney Amerika, Afrika ve Asya’da 900′den fazla türü bulunan geniÅŸ cichlidae ailesinin birçok türü sadece güzellikleriyle deÄŸil, üreme ve yavrularını büyütme davranışlarının enteresanlığıyla da aranan akvaryum balıklarıdır.
Astronot (Astronotus ocellatus)
Ateş Ağız Çiklit (Thorichthys meeki)
Discus (Symphsodon discus)
Festivum Bayrak Çikliti (Mesonauta festivus)
Jack Dempsey (Cichlasoma octofasciatum)
Melek Balığı (Pterophyllum scalare)
Rainbow Çiklit (Herotilapia multispinosa)
Sayika Çiklit (Archocentrus sajica)
Severum (Heros severus)
Zebra Çiklit (Cichlasoma nigrofasciatum)
Güney Amerika Cüce Çiklitleri
Genelde bakımları tecrübe gerektiren türlerdir. Enteresan çiklit davranışlarını bütün yönleriyle sergilemelerine karşın karma akvaryumlarda beslenebilecek kadar barışçı olan bu balıklar bitkilere zarar vermezler.
Altispinoza, Bolivian Ram (Microgeophagus altispinosa)
Agassizi (Apistogramma Agassizi)
Anomala Cüce Çiklit (Nannacara anomala)
Biteniata Cüce Çiklit (Apistogramma bitaeniata)
Borelli Cüce Çiklit (Apistogramma borellii)
Kakadu Cüce Çiklit (Apistogramma cactuoides)
Körkafa Çiklit (Laetacara curviceps)
Ramirezi (Microgeophagus ramirezi)
Afrika – Malawi Gölü ÇiklitleriÂ
Genelde denizlerin mercan balıklarını andıran renklilikte gösterişli balıklardır. Çoğu, yumurtalarını ağızlarında saklayan türlerdir. Tanganika çiklitleri gibi kayalarla dekore edilmiş, bolca saklanma yeri bulunan geniş ve iyi filtre edilen akvaryumlar gerektirirler.
Ahli (Sciaenochromis ahli)
Auratus (Melanochromis auratus)
Borleyi (Copadichromis borleyi)
Johanni (Melanochromis johannii)
Kırmızı İmparatoriçe (Protomelas similis)
Likoma İncisi (Melanochromis joanjohnsonae)
Mavi Zebra (Labidochromis zebroides)
Paslı Çiklit (Iodotropheus sprengerae)
Sarı İmparator (Aulonocara baenschi)
Sarı Prenses (Labidochromis caeruleus)
Trewavas Çiklit (Labeotropheus trewavasae)
Venustus (Nimbochromis venustus)
Yakop (Aulolonocara jacopfreibergi)
Yunus Çiklit (Crytocara moori)
Zebra Çiklit (Pseudotropheus zebra)
Afrika – Tanganika Gölü Çiklitleri
Bir Tanganika akvaryumunda taşlarla balıkların gizlenebileceği ve yumurtlayabileceği kovuklar oluşturmak gerekir. Amonyağa ve nitrite karşı hassas oldukları için geniş akvaryumlar, iyi bir filtrasyon ve küçük (haftada bir %10-15) ve sık düzenli su değişimleri gerektirirler. Akvaryum suyu orta/sert ve alkali olmalıdır.
Brevis Salyangoz Çikliti (Neoamprologus brevis)
Brikardi (Neolamprologus brichardi)
Frontoza (Cyphotilapia frontosa)
Kalvus (Altolamprologus calvus)
Leptosoma (Cyprichromis leptosoma)
Limon Çiklit (Neolamprologus leleupi)
Marlieri (Julidochromis marlieri)
Moori (Tropheus moorii)
Orta Afrika ÇiklitleriÂ
Kongo gibi Orta Afrika nehirlerinde yaşayan bu güzel çikletlerin çoğu monogamik (tek eşli), teritoryal ve özellikle de üreme zamanları diğer balıklara karşı saldırgandır. İyi filtre edilen, saklanma yeri ve kovuklarla dolu, taşlar ve köklerle dekore edilmiş geniş akvaryumlar gerektirirler.
Bufalo Kafalı Çiklit (Steatocranus casuarius)
Mücevher Çiklit (Hemichromis bimaculatus)
Kırmızı Mücevher Çiklit (Hemichromis guttatus)
Kribensis (Pelvicachromis pulcher)
Åžeritli kribensis (Pelvicachromis taeniatus)
Asya Çiklitleri
Amerika ve Afrika’nın tersine Asya’da çok az çiklit türü yaÅŸar. Bunlardan en çok tanınan iki tür portakal çiklit (E. maculatus) ve büyük ölçüde aynı habitatı paylaÅŸan akrabası yeÅŸil çiklittir (Etroplus suratensis). Evrimsel açıdan bakıldığında, onbinlerce yıldır fazla deÄŸiÅŸmeden kalmış oldukları için antik türler olarak nitelendirilmelerine raÄŸmen davranış biçimlerinin zenginliÄŸi açısından kesinlikle ilkel olmayan çok ilginç balıklardır.
Portakal Çiklit (Etroplus maculatus)
Sazansıgiller (Carp-like Fishes)
Botya, Clown Loach (Botia macracanthus)
Dev Danio
FELİN DERMATİTİS SOLARİS adıda verilen Özellikle beyaz kedilerin (daha çok beyaz kulaklı ve mavi gözlü kedilerin) yoğun güneş ışınlarına maruz kalması sonucu pikmentsiz kulaklarda görülen kronik bir deri yangısıdır.
Belirtiler
Öncelikle pikmentsiz kulak kenarları pembeleşir. Daha sonra yangı oluşur, kıllar dökülür, sulanma ve kabuklanma görülür, lezyonlar kulağın öteki kısımlarına da yayılır. İlk başlarda pek tepki göstermeyen kedi durum ilerledikce kulaklarını kaşımaya başlar ve bu da daha çok tahrişe sebep olur. Beyaz kedilerde aynı durum alt göz kapağının kenarında da görülebilir. Devamlı tekrarlardan sonra bazan yassı epitel karsinoması denilen bir tür deri kanseri gelişebilir.
TeÅŸhis
Özellikle yoÄŸun güneÅŸ ışığına maruz kalan beyaz ve açık renkli kedilerin kulak kenarlarında ortaya çıkan deri deÄŸiÅŸikliklerinde ‘dermatitis solaristen’ şüphelenilir. Karsinomatoz deÄŸiÅŸikliklerden şüphelenildiÄŸinde biopsi yapılır. Dış kulak iltihabı v.s.veya erkek kedilerin kavgaları sonucu oluÅŸan yaralanmalarla karıştırılmamalıdır.
Tedavi
Hayvanların güneşten korunması gerekir. Güneş koruyucu kremler ve gerekirse kortizonlu preparatlar kullanılabilir. Şiddetli ülserasyon ve karsinomda kulak kepçesinin şirurjikal amputasyonu yapılır.
Dişi kedilerde çeşitli nedenlere bağlı olarak hamile kalamama ve yavru alamama haline kısırlık denir. Ancak kediler de kısırlık daha nadir görülür.
Kısırlık; doğmasal ve edinsel nedenlere bağlı olarak geçici veya kalıcı olarak şekillenebilir. Bazen hamile kalmış ve doğum yapmış bir dişide bile edinsel nedenlere bağlı olarak kısırlık şekillenebilir.
Sonradan oluşan kısırlıkların tedavi ile giderilme olasılığına karşın doğmasal olan kısırlıkların giderilmesi pek mümkün değildir.
Kısırlık sebeplerini aşağıdaki gibi gruplandırabiliriz;
Dişi genital organlarında yapısal veya işlevsel bozukluklar
Hastalıklar
Beslenme
çevresel faktörler
Dişi genital organlarında yapısal bozukluklar
Doğmasal veya edinsel olarak şekillenebilir. Bu bozukluklar anatomik olarak dişi genital organlarında gelişmiş arazlardır ve genital organlarda normal yapının bozulmasına bağlı olarak çoğunlukla fonksiyonel bozukluklar da gelişmiştir.
Dişi kedilerde infertiliteye neden olabilen ancak nadir görülen kalıcı hymen ve tek kornu olması gibi doğmasal anomalilerde yavru almak çok enderde olsa görülebilir.
Dişi kedilerde nadir olarak görülen hermaphroidismus da bir infertilite sebebidir. Operatif olarak ve hormonal tedavi ile tek cinsiyetli hale getirilebilir ancak yavru almak pek mümkün değildir.
Ovariumdaki gelişim bozuklukları ,ovaryumların tek veya iki taraflı olmaması, ovaryumların gelişmemesi gibi anomalilerde kısırlığa neden olabilir. Ancak ovarium kistleri dişi kedilerde kısırlığın nedenleri arasında , görülme olasılığı en yüksek olan infertilite nedeni olarak sayılabilir. Kedilerde ovarium kistleri genellikle tek taraflı şekillenir. Metastaz özelliği olmamasına karşın klinik belirtilerin geç görülmesine bağlı olarak geç tespit edilir ve operatif olarak ovariohysterectomi yapılarak tedavi yöntemi tercih edildiğinden kalıcı bir infertiliteye neden olur.
Dişi genital organlarında işlevsel bozukluklar
Çoğunlukla kalıcı olmayan ve uygun tedavilerle yavru alma olasılığı yüksek olan fonksiyonel bozukluklardır. Ancak ovariumla ilgili anomalilere bağlı olarak geliştiklerinde kalıcı bir infertiliteye de neden olabilirler. Örneğin ovariumların olmamasına bağlı olarak yumurta üretiminin yokluğu kalıcı bir infertilite nedenidir.
Östrusun olmaması , düzensizliği gibi seksüel siklus ile alakalı bozukluklar infertilite nedenleri arasında sayılabilir. Ancak kedilerde, sık östrus nedeniyle hormon uygulamaları ve buna bağlı olarak ovaryum kistleri, pyometra ve metritis şekillenmesine bağlı infertilite en sık görülen olgudur.
Ovaryumdaki yapısal bozukluklar, özelliklede kistik ovaryum nedeniyle ovulasyonun olmaması da infertilite nedenlerinden birisidir.
Vulva, vagina ve uterustaki her türlü yapısal değişiklik çiftleşmeye engel olacağından direkt olarak kısırlık nedenleri olarak sayılabilir. Uygun bir tedavi ile giderilebilirler ve yavru almak mümkün olabilir.
Genital Hastalıklar, genital kanalı etkileyerek infertiliteye neden olabilirler. Ancak genellikle medikal tedavilere cevap verirler ve uzun süreli uygun tedaviler sonrasında yavru olmak mümkün olabilir.
Enfeksiyöz karakterli vulvitis, vajinitis ,metritis ve pyometra gibi hastalıklar infertiliteye neden olabileceği gibi Toxoplasma gondi enfeksiyonları nedeniyle de kısırlık oluşabilir.
Yine uterus mukozasında enfeksiyonlar sonucu meydana gelen hasarlara bağlı olarak yavrunun implante olamaması söz konusudur ancak kediler de sıklıkla yavruların mumifikasyonu , masserasyonu ve buna bağlı infertilite şekillenme olasılığı daha yüksektir.
Beslenme ve çevresel faktörler
Dişilerin fertilite yeteneğini etkileyen nedenlerden biridir. Aşırı beslenme, fazla kilolar, proteince fakir gıdalarla beslenme dişilerde fertiliteyi olumsuz etkileyen faktörlerdir. Dişilerde aşırı kilo veya ileri derecede zayıflığında ovulasyon yeteneğini düşürdüğü bilinmektedir.
Bazı dişiler görünürde hiç bir neden olmadığı halde erkek kediyi kabul etmeyebilir. Bu durum sadece o erkek kedi ile ilgili olabileceğinden başka bir erkek seçmek durumun çözümü için faydalıdır. Ayrıca dişiler kendi ortamlarında daha rahat olacağından mekan değişikliği gibi bir nedenle çitleşmeyebilirler
Bir yavru kedinin annesinden ayrılması için ideal dönem 8 haftalık olduğu zamandır. Anne sütü yavru kedinin gelişimi için hayati önem taşıyan besinlerin yanı sıra, onu ilk haftalarda bulaşıcı hastalıklardan koruyacak olan antikorları da barındırır. Bu nedenle yavruları anneden erken ayırmak, onların pek çok sağlık sorununa karşı savunmasız kalmalarına yol açar.
Fakat kimi zaman anne kedi öldüğü, hastalandığı, yavrularını reddettiği ya da bir nedenle onlardan ayrıldığı için yavruların bakımını üstlenmeniz gerekebilir.
Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığınızda neler yapmalısınız?
Eğer yavru kedi 4 haftalıktan büyükse bakımı nispeten daha kolaydır. Daha küçük yavrular için mutlaka öncelikle bir süt anne bulmaya çalışmalısınız. Yaşadığınız yerdeki veteriner kliniklerine, barınaklara, tanıdığınız kedi seven insanlara haber bırakın. Pek çok anne kedi, kendisinin olmayan yavruları da kabul edecektir.
Eğer bir süt anne bulamıyorsanız, anne kedinin yerini siz dolduracaksınız demektir. Her ne kadar gerçek bir annenin yerini tutmak imkansız olsa da, iyi bir bakımla yavruya hayatta kalma şansını vermek sizin elinizdedir.
Isınma
Annesiz bir yavru kediyi bulduğunuz anda yapmanız gereken ilk şey, onu üşümekten kurtarmaktır. Yavru kediler yaklaşık 5 haftalık oluncaya dek kendi vücut ısılarını korumaktan acizdirler. Bu nedenle onu hemen giysilerinizin içine, sizin vücut ısınızı alabileceği bir şekilde koyun ve imkanınız varsa en yakın veteriner kliniğine götürün. Anneden ayrı kaldığı zaman boyunca meydana gelen olumsuzlukları ancak bir veteriner hekim anlayabileceği ve doğru şekilde müdahale edebileceği için, kedi bakımında ne kadar deneyimli olursanız olun bu adımı atlamayın.
Eve döndüğünüzde yavru için evin sakin, hava akımı olmayan bir köşesinde bir yer hazırlayın. Orta büyüklükte bir karton kutunun içine birkaç kat temiz kumaş serin. Naylon, muşamba gibi malzemeler kullanmaktan kaçının. Evinizde varsa bir sıcak su torbası, yoksa bir su şişesinin içine kaynar olmayan sıcak su doldurarak ve şişeyi havluya sararak kutunun içine koyun. Yavruyu havluya sardığınız bu şişenin yanına yerleştirin. Şişenin ağzının kesinlikle su sızdırmamasına ve yavrunun sıcak şişeye doğrudan temas etmemesine özen gösterin. Şişedeki suyu sık sık kontrol edin ve soğudukça yeniden sıcak suyla doldurun. Kutunun altına ya da içine asla elektrikli battaniye gibi ısıtıcılar koymayın.
Beslenme
Yavru henüz kendi kendine yiyemeyecek kadar küçükse, beslenmesi için biberon (petshoplarda ve veteriner kliniklerinde satılan yavru kedi biberonları ya da eczaneden alabileceğiniz en küçük boy biberon) ve veterinerinizden ya da petshoptan alacağınız anne sütünün yerine geçen bir ürün kullanın. Eğer yaşadığınız yerde bunları bulamıyorsanız eczanelerde satılan, yeni doğan bebekler için üretilmiş Taurinli ve Laktozu azaltılmış bir mamayı en küçük boy bebek biberonuyla verebilirsiniz.
Mamayı küçük miktarlar halinde bir seferlik hazırlayın ve artan kısmını yeniden kullanmayın, atın. Mama ne sıcak ne de soğuk olmalı, oda sıcaklığında olmalıdır. Yavru her 3-4 saatte bir beslenmelidir. Eğer insanlar için yapılmış bir biberon kullanıyorsanız, biberonun memesinin üst kısmına küçük bir delik açın; böylelikle hazırladığınız mama rahatça biberonun ağzından geçecektir.
Yavruyu beslemek için kucağınıza bir havlu serin ve yavruyu bu havlunun üzerine karınüstü duracak şekilde koyun. Sırtüstü ya da yan yatırmayın; ensesinden tutarak havaya ya da arka ayakları üzerinde kaldırmayın çünkü bu pozisyonlardayken mamanın nefes borusuna, akciğerlerine kaçması ve yavrunun boğulması tehlikesi vardır. Biberonu ağzına yaklaştırdığınızda kokuyu alıp kendiliğinden memeye yapışmıyorsa parmağınızı hafifçe ön dişleri arasına sokarak, kesinlikle zorlamadan ağzını açın ve biberonun ucunu ağzına yerleştirin. Bunu yaptığınızda emmeye başlamalıdır. Eğer yavru emmiyorsa zorla içirmeye çalışmayın, derhal veterinerinize başvurun. Biberonu yere 45 derece açı yapacak şekilde tutun; bu sayede yavru emerken hava kabarcıkları oluşmaz ve hava yutmaz. İstediği kadar emmesine izin verin, bıraktığında daha fazla emmesi için onu zorlamayın. Karnı doyduğunda göbeği hafifçe şişkin yuvarlak bir şekil alacak ve emmeyi bırakacaktır. Yavruyu omzunuza yaslanacak şekilde tutarak çok hafif bir şekilde sırtına parmağınızla vurarak gazını çıkarmasını sağlayın.
Tuvalet
Anne kedi yavrularını emzirdikten sonra onların karnını ve genital bölgelerini yalayarak tuvaletlerini yaptırır. Siz de her beslenmeden sonra aynı işlemi yapmalısınız. Bu işlem için yavruyu bir kağıt havlu üzerine sırtüstü kucağınıza yatırın. Ilık suyla hafifçe ıslatılmış bir pamukla karnından aşağıya doğru bastırmadan, yumuşak hareketlerle masaj yapın. Yavru tuvaletini yaptığında yine hafifçe ıslatılmış bir pamukla temizleyin ve güzelce kurulayın. Eğer yavruda ishal ya da kabızlık oluştuysa hiç vakit kaybetmeden veterinerinize başvurun.
Pireler
Annesiz bir yavru kediyi en kısa zamanda bir veterinere götürmenin bir başka önemi de, yavruyu bir an önce pirelerden arındırmak gerekliliğidir. Pireler bir yavru kedi için son derece tehlikeli olan kansızlığa yol açmalarının yanı sıra, yine hayati tehlike anlamına gelen iç parazitleri de taşırlar. Veteriner hekiminize danışmadan yavruya  hiçbir dış parazit ilacı uygulamayın. Yanlış ürünü kullanmanız, ya da doğru ürünü yanlış doz veya şekilde kullanmanız yavrunun zehirlenmesine yol açabilir.
GeliÅŸim Evreleri
Yavru kediler birinci haftanın sonunda doğum ağırlığının iki katına ulaşırlar. Doğduklarında kapalı olan gözleri 8-12. günde açılır. Başlangıçta mavi olan gözleri iki hafta sonra renk değiştirmeye başlayacak, esas göz rengi 3. ayda belli olacaktır. İki haftalık olduklarında yapışık olan kulakları açılır ve seslere tepki vermeye başlarlar. Üç haftalık olduklarında yürüme girişimleri başlayacak, 4 haftalık olduklarındaysa süt dişleri çıkmaya ve oyun oynamaya başlayacaklardır. Sağlıklı bir yavru kedi iştahlıdır, uyuduğu saatler dışında hareketlidir ve düzenli olarak tuvaletini yapar. Yavru kedinizin iştahında, hareketliliğinde olağan dışı bir durum gözlemlediğinizde (gözlerde çapaklanma, göz veya burunda akıntı, ishal ya da kabızlık, karnın içeri çökük durması, derisini tutup bıraktığınızda hemen eski haline gelmemesi, halsizlik, soluk alıp vermede güçlük gibi) vakit kaybetmeksizin veterinerinize başvurun.
Yarı Katı Gıdaya Geçiş
Yavru 4 haftayı doldurduğunda biberonla beslemenin yanı sıra sulandırılmış konserve yavru kedi mamasını ya da veterinerinizin tavsiyesiyle evde hazırlayacağınız bir mamayı ona verebilirsiniz. Başlangıçta biberonla beslemeye düzenli olarak devam edin fakat gün içinde ona ılık suyla karıştırdığınız mamayı da bir tabakta verin. Mamayla ilgilenmiyorsa zorlamayın. Yavru mamayı yemeye başladığında gitgide biberon öğünlerini azaltın ve bunun yerine mamasını verin. Bu dönemde yavrunun dışkısını dikkatle gözlemleyin. İshal ya da kabızlık şekillenmesi durumunda vakit kaybetmeden veterinerinize başvurun.
5. haftadan itibaren mamadaki su miktarını azaltarak doğrudan konserve mamayı vermeye başlayabilirsiniz. Konserve mamanın yanı sıra ılık yoğurt, haşlanmış ve kemikleri ayıklanmış, küçük parçalar halinde doğranmış ya da blenderdan geçirilmiş et, tuzsuz lor peyniri, haftada bir kez haşlanmış yumurta sarısı gibi gıdalar da verebilirsiniz.
Acromegali çoğunlukla kedilerde görülen hipofiz bezinin iyi huylu tümörlerinden kaynaklanan büyüme hormonunun çok fazla salgılanması sonucu meydana gelen hormonal bir hastalıktır.Genelde 10 yaş üstü erkek kedilerde görülür.
Hastalığın ilginç ve en önemli bulgusu insüline direnç gösteren diyabetli kedilerde görülmesidir.Yani bu hastalığı olan diyabetli kedilerde kan şekeri yüksek insülin dozlarına rağmen düşmemektedir.Bu belirtinin yanı sıra büyüme hormonun fazla salgılanmasına bağlı olarak kafa ,el ve ayaklarda büyüme karnın genişlemesi kilo alma gibi belirtiler tipiktir.Diyabetin kontrol altına alınamamasından dolayı çok su içme çok idrara çıkma kilo alma ,neuropathi ‘ye bağlı arka ayaklarda basış bozukluğu gibi belirtiler de görülür.Bazen tümörden kaynaklanan krizler,mizaç değişikliği görülebilir.
Klinik belirtiler ve muayene bulguları hastalıktan şüphelendirse de kesin tanı için beyin MR ‘ı veya tomogrofisi çekilmelidir.Hastalığın prognozu kötüdür.Kalp ve böbrek gibi organların büyümesine bağlı olarak ölümler görülür.Oratalama ömür 21 aydır( 4-41 ay).Hastalığın tedavisi için radyoterapi ve ilaçlar denenmektedir.
Diyabetli kedilerde neuropathiye bağlı arka ayaklarda basış bozukluğu.
*Obezite sadece insanlarda görülen bir sağlık sorunu değildir.Tıpkı insanlar gibi hayvanlar da obez olabilir. Çoğu kedi sahibi kedilerinin şişmanlamış halini daha çok beğeniyor olsa da, aslında kedilerinin büyük sağlık problemleri ile karşı karşıya olduğunun farkında değillerdir.
Kedimin obez olup olmadığını nasıl anlarım?
*Kedimizin ideal kilosundan en az %20 fazla olması şeklinde ifade edilebilir. Kedimizin ideal kilosunu saptamak insanlarda olduğu gibi kolay değildir. Hayvanlarda insanlardakinden farklı olarak beden kitle indeksi ölçümü yapılamadığından, ırklar arası farklılıklar(Bir Tekir, bir Siyam kedisinden daha ağırdır) söz konusu olduğundan Vücut kondisyon skoru baz alınarak obezite teşhisi konulabilir.
*Kedilerin normal bir simetrisi vardır. Arkadan baktığınızda yuvarlak bir görüntüyle karşılaşıyorsanız, kafası vücuduna göre çok küçük duruyorsa ve hayvanın vücudu çok yuvarlaksa artık o kedi obez demektir.
Obezitenin ana nedenleri ;
*Çok fazla gıda tüketimi. ( tıpkı diÄŸer memelilerde olduÄŸu gibi…) Birçok kedinin yemeÄŸi her zaman ulaÅŸabileceÄŸi yerdedir ve ne zaman yemek yemek istese mama kabına gidip yemek yiyebilir. Bu ÅŸekildeki beslenme tek başına obeziteye neden olabilecek çok büyük bir faktördür.
*Genetik olarak yatkınlık. Çok az yemek yese, çok fazla hareket etse bile, hayvanın metabolizması iyi çalışmıyorsa, kolaylıkla kilo alabilir.
*Hormonal dengesizlikler. Kısırlaştırılmış bir kedide olduğu gibi normal seyrindeki bir kedide de hormonal dengesizlik oluşabilir. Bir hayvanın hormonlarının iyi çalışıp çalışmadığını anlamak için birçok test yapmak gerekiyor.
*Tiroit hormonunun etkisi . Aynen insanlarda olduğu gibi, hayvanlarda da tiroit bezinin normalinden fazla ya da az çalışması obeziteye neden olabiliyor.
Ne yapmalıyız?
*Kedimizi günlük 2 ila 4 küçük öğünler halinde beslemeliyiz. Birçok hayvan sahibi normal porsiyonun üzerinde mama vermeyi daha uygun bulurlar. Bir kedinin öğünü ,bir insanın öğününün yaklaşık 1/25’i oranında olmalıdır
*Kediler, çoğu memeliden farklı olarak karbonhidratları sindiren enzim olarak adlandırılan ve tükrükten salgılanan Amilaz enzimine sahip değillerdir. İnsanlar ve köpeklerde karbonhidratlar ağızda sindirilmeye başlandığı halde kedilerde bu böyle değildir. Kediler insanlar ya da köpeklerden daha düşük ölçülebilir amilaz aktivitesine sahiptirler. Kediler karbonhitrat tüketicisi olarak yaratılmamışlardır.
*Bazı kalitesi düşük kuru mamalar un ve şekeri çok yüksek miktarlarda içerirler. Kilo alımında en etkili olan da yine yağ, karbonhidrat ve şekerlerdir.Bu yüzden içeriğinin ne olduğunu çok iyi bildiğimiz ,sindirilebilirliği ve yararlanımı yüksek olan veteriner diyetlerini tercih etmeliyiz.
*Aldığınız mama sadece tokluk hissi vermemeli aynı zamanda yararlanılabilir olmalıdır.İçeriği sadece nişasta,yağ ve tatlandırıcılarla ,gıda boyalarıyla dolu bir mamanın ne size ne de sevimli dostunuza bir yararı vardır. Satın alınan kuru kedi mamalarının birçoğu özellikle market mamaları ve açıkta satılanlar gıda boyalarıyla ,un şeker ve koruyucu katkı maddeleriyle gerçek bir etmiş gibi pazarlanırlar. Aslında bir çoğunun içinde yararlanılabilir bir protein kaynağı yoktur.Bu şekilde beslenme ile sağlık problemlerine ayıracağınız bütçeyi biraz arttırmanız gerekebilir.
*İdeal bir kedi dieti yüksek protein içermelidir. Kediler büyük karbonhidrat yükünü kontrol altında tutamazlar. Karbonhidrattan zengin bir öğün sonrasında kedinin kan glukoz(şeker)seviyesi normalden çok uzun süre çok yüksek seviyede kalır. Bu şeker hastalığı için risk oluşturabilir.Bu risk aynı şekilde köpekler için de geçerlidir.
*Hepimiz , evcil olmayan kedilerin fare ve kuşları bir gıda kaynağı olarak gördüklerini ve onları yakalamak için nasıl can attıklarını biliriz.Avlanma içgüdüsel bir davranıştır ve vahşi doğadan günümüze aktarılmış bir mirastır.Avlanma karnivorlar (etçiller) için beslenmenin doğal halidir , fare ve kuşlar vahşi bir kedi için mükemmel bir diyettir.Evcil kediler için aynı şeyleri söylemek imkansızdır çünkü avlanarak bir çok hastalığa da davetiye çıkartılmış olunur.
Obezite tehlikeli mi?
*Hem de çok. Obezitenin sebep olduğu bir çok ciddi hastalık vardır;
*Diabetes mellitus (şeker hastalığı)
*Hepatic lipidosis (karaciğer hastalığı)
*Artrit,kalça çıkığı,omurlarda disk problemleri (fıtık)
*Ligament yırtılmaları gibi hareketlerde güçlük yaratabilecek diğer iskelet problemleri
*İdrar yolları hastalıkları (sistit)
*Solunum güçlüğü (akciğer hastalıkları)
*Kalp yetmezliÄŸi
*Böbrek hastalıkları
*Anestezi riskinde artış
*Ameliyat komplikasyonları riskinde artış
*Kabızlık ,aşırı gaz ve pankreas hastalıklarını içeren sindirim sistemi problemleri
*Sıcaklığa karşı hassasiyet
*Deri hastalıkları,Tüy problemleri
*Enfeksiyonlara karşı direncin azalması(Özellikle viral hastalıklara)
*Egzersize karşı hassasiyet (egzersiz intoleransı)
*Ağrı nedeniyle hassasiyet ve sinirlilik hali, huzursuzluk
*Aşırı kilo , vücudun ihtiyacından daha fazla kalorinin alınması sonucu oluşur.. Eğer kediniz kısırlaştırılmış ise daha az kalori harcayacaktır. Aksi halde verilen fazla kalori vücutta yağ olarak depolanacaktır.
*Kedinize verdiğiniz mamanın miktarına dikkat edin. Unutmayın ki birkaç kiloluk bir kedinin az miktarda ve belirli gramajda mamaya ihtiyacı bulunmaktadır. Ona sevginizi göstermek için ödül yiyecekleri ve ekstra yemek vermek yerine, vaktinizi onunla harcayın ve oyunlar oynayın ona ilgisini çekecek oyuncaklar alın.
Fazla Kiloların verilmesi?
*EÄŸer kedi aşırı kiloluysa yani standartların bir hayli üzerindeyse mutlaka onu veteriner Hekiminize muayeneye götürün. Aşırı kilonun altında yatan sebep bir rahatsızlığa baÄŸlı olabilir ve bilinçsizce uygulanacak diet ve hızlı kilo verme onun saÄŸlığını tehlikeye sokabilir. Gıdası kesilen obez kediler karaciÄŸer yaÄŸlanması (Fatty Liver Syndrome) ile karşı karşıya kalırlar ve bu hastalık ölümcül olabilir… Kilo verme kademeli olmalıdır ve saÄŸlıklı bir diyet ile bol egzersizden oluÅŸmalıdır.
*Çoğu kedi ileri derecede obez değildir. Fazla kiloların sebebi genellikle düzensiz beslenme ve hareket eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Aşağıdaki küçük ipuçları onun olması gerektiği kiloya ve kaliteli yaşam standartlarına kavuşmasını sağlayacaktır.
*Sadece veteriner kliniklerinde satılan kaliteli yemlerden kullanın. Ucuz mamaların içeriği kaliteli değildir ve fazla miktarda katkı içerir. Dolayısıyla biyo yararlığı yüksek değildir, kediniz mamanın çoğunu sindiremeden dışkı olarak atacaktır.
*Mamayı belirli öğünler halinde verin. Mama paketinin üzerindeki ölçülere uyun ve günde 2-3 öğün olarak paylaştırın. Asla ölçüyü aşmayın.
*Obez kedinizi yaş mama ile besleyebilirsiniz.Genellikle kuru mamada daha fazla karbonhidrat bulunmakta ve içeriğinde yeterli derecede su bulunmamaktadır. Yaş mamalar, kedinizin daha çabuk doymasını sağlar ve vücut tarafından daha rahat kullanılır.Kuru mama verdiğinizde de bol ve taze su vermeyi ihmal etmemelisiniz.Yaş mama kullanırken dikkat etmeniz gereken en önemli husus kedinizin ağız ve diş sağlığıdır.Yaş mama hızla tartara neden olabilir!
*En azında normal kilosuna dönene kadar ödül yiyeceklerinden sakının.
*Onunla değişik oyunlar oynayın. Unutmayın ki onun doğasında avlanmak, alan koruma, kışın sıcak ve yazın serin kalabilme, eş bulma ve üreme vardır. Onlar için hareketli ve otomatik oyuncaklar edinin. Onu kovalayın ve onun da sizi kovalamasına izin verin. Kedinize bir kedi ağacı alıp oyuncaklarını üzerine asın ve ilgilenmesi sağlayın. Ağacın üst noktasına biraz çim ve kediotu (catnip) koyun ve hareket edip oraya ulaşması için teşvik edin.
Verilen kiloların korunması?
*Kedinizin fazla kilolarını verdiğinde ve zorlanmadan hareket etmeğe başladığında sakın rehavete kapılmayın ve uyguladığınız programı devam ettirin. Fazla mama vermeyin. Kedinizi hareket etmeye teşvik edin. Unutmayın ki sizin bilinçli davranmanız onun ömrünü ve hayat kalitesini artıracaktır.
Keçiören Belediyesi, kurduÄŸu Rehabilitasyon Merkezi’nde sokak hayvanlarının aşırı çoÄŸalmasını önleyici kısırlaÅŸtırma iÅŸlemini gerçekleÅŸtiriyor.
Sahipsiz sokak hayvanlarına kol kanat geren Keçiören Belediyesi, kurduÄŸu Rehabilitasyon Merkezi’nde sokak hayvanlarının aşırı çoÄŸalmasını önleyici kısırlaÅŸtırma iÅŸlemini de gerçekleÅŸtiriyor.
Belediye ekiplerince sokaktan toplanan başıboÅŸ hayvanlara, Rehabilitasyon Merkezi’ndeki uzman veterinerler tarafından kısırlaÅŸtırma iÅŸlemi uygulanıyor. Bu sayede sokak hayvanlarının üremeleri kontrol altına alınarak sayılarının artması önleniyor. Merkezde ayrıca sokak hayvanlarına zoonoz hastalıklarla mücadele amaçlı ilaçlama ve dezenfeksiyon iÅŸlemleri de yapılıyor.
VatandaÅŸlar için hayatı kolaylaÅŸtırıcı tedbir ve düzenlemeleri hayata geçiren KeçiörenBelediyesi, sokak hayvanlarına yönelik uygulamaları ile de dikkat çekiyor. Sokak hayvanlarının, aşırı sıcakların yaÅŸandığı yaz günlerinde su ve yem bulmakta zorlandığını tespit eden Keçiören Belediyesi, ilçede bulunan parklara su ve yem kapları yerleÅŸtiriyor. Ayrıca Keçiören’de bulunan esnaflara da su ve yem kapları dağıtılarak, sokak hayvanlarının suya ve yeme ulaÅŸma seçenekleri artırılıyor.
Bunun yanısıra sahipsiz hayvanlardan birisine sahip çıkmak isteyen vatandaÅŸlar Rehabilitasyon Merkezi’ne bile gitmeden, belediyenin resmi internet sitesine girerekseçimini yapabiliyor. Belediyenin internet sitesinde kısırlaÅŸtırılan sokak hayvanları ile ilgili bilgilere de yer veriliyor.
Keçiören Belediyesi’nin hayvan dostu bir belediye olduÄŸuna dikkat çeken KeçiörenBelediye BaÅŸkanı Mustafa Ak, ilçede yaÅŸayan insanlar kadar diÄŸer canlıların da yaÅŸam hakkı bulunduÄŸunu vurguladı. BaÅŸkan Ak, “DoÄŸanın parçası olan bu canlılara tüm iklim koÅŸullarında hangi ÅŸartları saÄŸlamak gerekiyorsa o ÅŸartları saÄŸlayacak önlemler alıyoruz. Parklara yerleÅŸtirdiÄŸimiz su ve yem kaplarının yanısıra esnaflarımıza da su ve yem kapları dağıttık. Evcil hayvan hastanemiz ve acil hayvan ambulansımızla hayvanlar için tedavi ve bakım hizmeti veriyoruz” dedi.
Köpeklerin kandaki ÅŸeker oranının düştüğünü anlayabileceÄŸi belirlendi.Â
İngiltere’deki Bristol ve Dundee Üniversitelerinden bilim adamlarının yaptığı araÅŸtırma, kandaki ÅŸeker düzeyini koklamak için eÄŸitilen köpeklerin ÅŸeker hastalarını hipoglisemi atakları (kandaki ÅŸeker oranının düşmesi) konusunda uyarabileceÄŸini gösterdi. Bilim adamları, hastaların nefesini ve terini koklayarak eÄŸitimli köpeklerin kandaki ÅŸeker oranının düştüğünü belirleyebileceÄŸi, havlayarak, sürtünerek ya da ısırarak sahibini uyarabileceÄŸini belirtti.
5-66 yaşındaki 17 ÅŸeker hastasının katıldığı araÅŸtırmada, özel eÄŸitimli bir köpek hipoglisemiyi anlama konusunda oldukça baÅŸarılı oldu. Katılımcılardan 12′si köpek sayesinde yaÅŸam kalitelerinin arttığını vurguladı.
Kandaki şeker düzeyindeki değişikliklerin nefes ya da ter kokusunu da değiştirdiğini belirten araştırmacılar, hipoglisemi krizi korkusunun hastaların hayatına normal devam etmesini sınırlandırdığına, psikolojilerini etkilediğine ve çoğunlukla eve kapanmalarına yol açtığına dikkati çekti.
“PLoS ONE” dergisinde yayımlanan araÅŸtırmada, eÄŸitimin çok zor ve masraflı olması nedeniyle “köpek bakıcı” imkanının henüz çok sınırlı kaldığı da belirtildi.
BursaÂ’’da ev sahibiyle kiracısı mahkemelik olduÄŸu için kilitli olan binada mahsur kalan yavru kedi, 3 gün mahsur kaldığı yerden mahkeme kararıyla içeri girilerek kurtarıldı.
Edinilen bilgiye göre Yeşil semtinde kullanılmayan ve kapısı kilitli olan sanat galerisine giren küçük kedi, binada mahsur kaldı. Miyavlama sesi üzerine vatandaşların haberverdiği itfaiye ve polis ekipleri, minik kediyi kurtarmak için seferber oldu ancak mahkemelik olan binaya giremeyen itfaiye ekipleri polisten yardım istedi.
Olay yerine gelen polis, nöbetçi savcının talimatıyla eve girmek için izin aldı. Bunun üzerine harekete geçen itfaiye ekipleri, 2. katın camına merdiven dayayarak binaya girdi. İtfaiye eri tarafından bitkin halde bulunan yavru kedi veteriner filesi ile yakalandı. Esnaf ve vatandaşlar, 3 gündür feryatlarını duydukları kedinin kurtarılmasının ardından büyük mutluluk yaşadı.
Esnaf Hüseyin Berksun, “Evin çatısında problem olduğundan dolayı yavru kedi oradan içeri düşmüş. Evin içinden 3 gündür kedi sesleri geliyordu. Mahsur kalan kediye biz kırık camdan su ve süt vermeye çalıştık. Sesleri duyduktan sonra emniyete ve itfaiyeye haber verdik” dedi.
İlginç olay, saat 18.00 sıralarında meydana geldi. Nurcan Çetinkaya, golden cinsi ‘Bella’ ve ‘Sindy’ adlı iki köpeÄŸini gezmeye çıkardı. Hava sıcaklığının ve nemin çok yüksek olduÄŸu İzmit’te insanlarla birlikte hayvanlarda bunalırken ‘Bella’ isimli köpek biranda sahibinin yanından ayrılıp süs havuzuna yöneldi. Buradan su içerken serinlemek için de havuza giren köpek biranda elektrik akımına kapıldı. Süs havuzunun içinde bazı elektrik kablolarının kaçak yaptığı anlaşıldı. KöpeÄŸinin can çekiÅŸtiÄŸini gören sahibi Nurcan Çetinkaya çığlık çığlığa yardım isterken köpeÄŸin elektrik akımına kapıldığını anlayan vatandaÅŸlar müdahelede bulunamadı.
Olay yerine çağırılan saÄŸlık ekipleri, sinir krizi geçiren Çetinkaya‘yı ambulansla KocaeliDevlet Hastanesi’ne götürdü. Polis olayla ilgili soruÅŸturma baÅŸlatırken, süs havuzundaki kaçak için ekipler çalışma baÅŸlattı. Olayı gören vatandaÅŸlarda elektrik akımına insanlarda kapılıp ölebilirdi, önlem alınmalı diye tepki gösterdi. – İzmit
İzmirli Taçmahal ailesinin sokakta bulup bakımını üstlendiği Tekir isimli kedi, henüz 2,5 yaşında olmasına rağmen 10 kiloluk görünümü ile şaşırtıyor.
Gittikçe artan kiloları yüzünden yürümekte zorluk çeken Tekir’in iştah kabartan beslenme şekline veterineri tarafından diyet listesi ile ambargo konuldu.
İzmir’in Konak ilçesi Kahramanlar semtinde yaşayan Taçmahal ailesinin Tekir isimli kedisi, çoğu köpek cinsinden büyük görünümü ile görenleri şaşırtıyor.
Taçmahal ailesinin İzmir Fuarı’nda bir ağaç dibinde bulduğu ve sahiplendiği Tekir, kısa zamanda uysal görünümü ile de mahalle sakinlerinin sevgisini kazandı ve mahallenin maskotu oldu.
BASKÜLÜ SEVMİYOR, DİYETTE ZORLANIYOR
Sahipleri ile birlikte aynı evde kalan ancak kısa sürede midesine düşkünlüğü ile aldığı kilolar yüzünden bakımı zorlanan Tekir bir süre sonra kendisi için oluÅŸturulan özel bir alanda yaÅŸamaya baÅŸladı. Tekir’in fazla kilolarının önüne geçmek isteyen aile, soluÄŸu veteriner hekimde aldı ve Tekir için özel bir diyet listesi oluÅŸturuldu. Kilo takibi yapılması gereken Tekir’in baskül ile arasının da iyi olmadığı görüldü.
LAKABI ‘GARFİELD’
Tekir’in sahibi Perihan Taçmahal, kedisine mahalleli tarafından ‘Garfield’ lakabının takıldığı belirterek; “ Yavru olarak Fuar’da bulduk. Özellikle kızım çok itinalı olarak baktı. Şuanda 2,5 yaşında. Önceden vitaminli mamalardan yiyordu ama artık diyet mamalara başladı. Tekir çok uysaldır. Çocuklar bile onunla oynayabiliyor. Beğendiği ev yemekleri de var. En çok tavuk seviyor. Çorba içiyor, köfte yiyor ve çorba sularını içiyor. Ancak diyette olduğu için kutu mama sadece yiyor. Diyette zorlanıyor tabi bazen ev yemeklerinden biraz veriyorum yine. Mahalleli Tekir’e ‘Garfield’ lakabını taktı. Yoldan geçenlerin de dikkatini çekiyor†diye konuştu.
Yoldan geçen bazı vatandaÅŸlar Tekir’in köpek büyüklüğünde bir görünümü olduÄŸunu belirterek ÅŸaÅŸkınlıklarını ÅŸu sözler ile dile getirdiler: “ Çok büyük bir hayvan. Gece görsem köpek diye korkarım. Kilosu da oldukça fazla çok kiloluymuÅŸ.â€
ADANA’da bir grup çocuk, yakaladıkları sokak köpeÄŸinin boynuna zincir baÄŸlayıp köprüden sulama kanalına atarak iÅŸkence yaptı.
Merkez Seyhan İlçesi’ndeki Gülbahçe Mahallesi’nin Karasu Mevkii’nden sıcaklardan bunalan çocuklar, serinlemek için Devlet Su İşleri’ne ait sulama kanalına geldi. Bu sırada kanal kenarında dolaÅŸan sokak köpeÄŸini yakalayan çocuklar, hayvanın boynuna zincir taktı. KöpeÄŸi sürükleyerek kanal kenarına götüren çocuklar, akan suya fırlattı. Akıntıda sürüklenmeye baÅŸlayan köpek, suya bata çıka köprünün altından diÄŸer tarafa geçti. Kulaç atarak kıyıya çıkmak isteyen köpeÄŸi yakalayan çocuklar aynı iÅŸlemi tekrar tekrar yaptı.
Dakikalarca işkence yapılan köpek, yorgunluktan bitkin düştü. Köpeğin can çekişmesine dayanamayan bir çocuk, arkadaşlarının elinden kurtarıp serbest bıraktı.
Bilim adamları yeni bir memeli türü keÅŸfetti. “Olinguito” adı verilen sevimli hayvan rakun, ayı ve köpeÄŸin karışımı bir görüntüye sahip.
Ekvator ve Kolombiya ormanlarında rastlanılan rakun türlerinden farklı özelliklere sahip olan olinguitonun rakungillerden olan olingodan daha küçük dişlere ve kafaya sahip olduğu ifade edildi.
Kuzey Amerika’daki birçok noktada olingolardan daha yüksek yerlerde yaşadıkları tespit edilen olinguitolarla ilgili olarak Smithsonian Enstitüsü yöneticilerinden Kristoger Helgen ise, “Yağmur ormanlarında yaşayan birçok hayvan gibi yalnızca geceleri dışarı çıkıyor. Islak, karanlık ve bulutlarla kaplı yerlerde bu hayvanları bulmak çok zor†şeklinde konuştu.
Ramazan ayının bitmesiyle birlikte bastıran sıcak hava, Adana‘da etkili olmaya devam ediyor. Yurdun bir bölümünde yaÄŸmur görülse de gün içerisinde sıcaklığın 37 derece nemin ise yüzde 90′lara vardığı Adana’da hissedilen sıcaklık 55 dereceye kadar yükseliyor. Özellikle saat 11.00 ile 16.00 arasında hissedilen sıcaklık tüm canlıları olumsuz etkiliyor.
Vatandaşlar biraz daha serin olan parklara akın ederken, sıcaklardan insanlar kadar hayvanlar da etkileniyor. Sıcaktan etkilenen bir kedi ise stajyer polis tarafından dondurma yedirilerek serinletildi. Polis, dondurma yerken kedinin kendisine bakması sonucu, kalan dondurmasını yavru kedi ile paylaştı. Sıcaktan bunalan kedi de, polisin verdiği dondurmayı son kaşığına kadar yedi. Kedi daha sonra, dondurma kutusunda arta kalan dondurmaları da yalamaya devam etti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre gece güneş batsa da nem arttığı için hissedilen sıcaklık 35 dereceyi düşmüyor.
Özellikle gece yarısından sonra nemden dolayı hissedilen sıcaklık artıyor. Adana’da 5 gün içinde ise en yüksek hava sıcaklığı 37, en düşük ise 33 derece beklenirken, nemin ise yüzde 40′ın altına düşmemesi tahmin ediliyor. (İHA)
MuÄŸla’nın Marmaris ilçesinde milyonda bir yaÅŸanan olay meydana geldi. Armutalan kedi barınağında yaÅŸayan 6 aylık yavru kedinin genetik bozukluÄŸu olduÄŸu tespit edildi. Görünüşte diÅŸi olan kedinin erkek olduÄŸu ortaya çıktı.Armutalan Belediyesi Sokak Hayvan KısırlaÅŸtırma Merkezi’nde görevli “Kedilerin Annesi” lakaplı, İskoç Jeannie Thirkill’in kedi barınağındaki bu 6 aylık yavru kedi ilgi odağı oldu.3 ay önce barınaÄŸa yakın bir yere 4 adet yavru kedi bırakıldı. Kedileri barınağı alıp beslemeye baÅŸlayan Jeannie Thirkill, bir gün yavru kedilerin bakımını yaparken içlerinden birinin 3 renkli olmasına raÄŸmen erkeklik organı bulunduÄŸunu farketti. 60 yıldan bu yana kedilerle uÄŸraÅŸan İskoç kadın ilk defa 3 renkli erkek bir kedi görünce ÅŸaÅŸkına döndü ve durumu veterinere haber verdi.BarınaÄŸa gelen veteriner kediyi muayene etti. Kedinin erkek olmasına raÄŸmen sadece diÅŸilerde görülen 3 rengi bulunuyordu.
Yapılan tetkikler sonunda 6 aylık yavru kedinin genetik bozukluğu olduğu anlaşıldı. Marmaris’te kedi anne olarak bilinen Thirkill, kediye erkek Cerry , dişi olarak da Cessie adını koydu. Kedi barınakta normal yaşamına devam ediyor.Barınağın sorumlusu Jenannie Thirkill yaptığı açıklamada , ilk defa böyle bir olayla karşılaşınca çok şaşırdığını söyledi. Thirkill “ Bir gün kedilerin vücut bakımını yapıyordum. Kedilerden birinin dişilerde olan 3 rengi olmasına rağmen erkeklik organının olduğunu fark ettim. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. Veteriner çağırdım. Oda çok şaşırdı. Barınakta bir mucize oldu sanki “şeklinde konuştu.
Kediyi muayene eden Veteriner Hekim Behçet Düzgün de, 25 yıllık meslek hayatında ilk defa böyle bir kedi gördüğünü belirterek genetik bozukluk sonucu oluşan bir tablo. Normalde cinsiyet iki kromozomun eşleşmesi ile belirlenir. Ancak bu kedide kromozomlar karıştığı için rengi dişi olmasına rağmen erkeklik organı vardır. Düzgün, kromozon bozukluğundan dolayı kedinin erkeklik organının bulunmasına rağmen sperminin olmadığını saptadıklarını kaydetti.
Test Post from PatiBlog® Minik Patiler Hakkında Herşey http://patisepeti.com/blog
MuÄŸla’nın Marmaris ilçesinde milyonda bir yaÅŸanan olay meydana geldi. Armutalan kedi barınağında yaÅŸayan 6 aylık yavru kedinin genetik bozukluÄŸu olduÄŸu tespit edildi. Görünüşte diÅŸi olan kedinin erkek olduÄŸu ortaya çıktı.Armutalan Belediyesi Sokak Hayvan KısırlaÅŸtırma Merkezi’nde görevli “Kedilerin Annesi” lakaplı, İskoç Jeannie Thirkill’in kedi barınağındaki bu 6 aylık yavru kedi ilgi odağı oldu.3 ay önce barınaÄŸa yakın bir yere 4 adet yavru kedi bırakıldı. Kedileri barınağı alıp beslemeye baÅŸlayan Jeannie Thirkill, bir gün yavru kedilerin bakımını yaparken içlerinden birinin 3 renkli olmasına raÄŸmen erkeklik organı bulunduÄŸunu farketti.
60 yıldan bu yana kedilerle uğraşan İskoç kadın ilk defa 3 renkli erkek bir kedi görünce şaşkına döndü ve durumu veterinere haber verdi.Barınağa gelen veteriner kediyi muayene etti. Kedinin erkek olmasına rağmen sadece dişilerde görülen 3 rengi bulunuyordu. Yapılan tetkikler sonunda 6 aylık yavru kedinin genetik bozukluğu olduğu anlaşıldı. Marmaris’te kedi anne olarak bilinen Thirkill, kediye erkek Cerry , dişi olarak da Cessie adını koydu.
Kedi barınakta normal yaşamına devam ediyor.Barınağın sorumlusu Jenannie Thirkill yaptığı açıklamada , ilk defa böyle bir olayla karşılaşınca çok şaşırdığını söyledi. Thirkill “ Bir gün kedilerin vücut bakımını yapıyordum. Kedilerden birinin dişilerde olan 3 rengi olmasına rağmen erkeklik organının olduğunu fark ettim. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. Veteriner çağırdım. Oda çok şaşırdı. Barınakta bir mucize oldu sanki “şeklinde konuştu. Kediyi muayene eden Veteriner Hekim Behçet Düzgün de, 25 yıllık meslek hayatında ilk defa böyle bir kedi gördüğünü belirterek genetik bozukluk sonucu oluşan bir tablo. Normalde cinsiyet iki kromozomun eşleşmesi ile belirlenir. Ancak bu kedide kromozomlar karıştığı için rengi dişi olmasına rağmen erkeklik organı vardır. Düzgün, kromozon bozukluğundan dolayı kedinin erkeklik organının bulunmasına rağmen sperminin olmadığını saptadıklarını kaydetti.